cearrefour'sa sava kırmızı şarap buldum. 10,90 lira çok da lezzetli. ona takılıyorum.

bilmiyorum hacı da, bomonti-filtresiz 5.25 olmuş. barlarda 10 tale. sokaklara çıkılır sırf bunun için.

ben metro marketten felsgold alıyorum. 24lü koli 33lük ~67 lira, 50lik ~87 lira.

Hakkatten.. 5 yıl sonra alkol kullanımıyla ilgili çok sert düzenlemeler gelecek deniyor.
Biz fiyatını düşünüyoruz.
Eşimle evde bira yapmayı nasıl çözeriz diye planlıyoduk en son..

Bu nedenle yıllardır başka şekilde temin ediyorum alkolü :)

Gidişat alkolü bulamayacağımız yönünde.

kendi alkolünü üret. kendi ürettiğin içkide metanol olmaz. korkma.

Duty free'nin daimi müdavimiyim. ülkeye giren çıkanın haddi hesabı yok yararlanmak lazım.

çare kıbrıs.

ğananıııı.

arkadaş amma sakinsin ben olsam yıktıydım o apartmanı Allah muhafaza. nasıl attın dışarı bunu??

kafasına kafasına annemin taktiğiyle terlikle giriştim :) Sonra a101 broşürü ile kapının önüne attım :)
Bu arada sabah kalktığımda aynı yerdeydi kapının dşında aradan 10 dakka geçti bi baktım yok olmuş. Kedi falan mı yemiştir acep :) Canlanmamıştır di mi :)

off çıyan böyle mi oluyormuş :/
3-5 gün uyuyamam ben şimdi.

geçmiş olsun.

bunlar iyi ölü taklidi yapıyor. ben sopayla vurmuştumda hareketsiz durdu bir süre. sonra bir daha elleşince canlanmıştı. bir de iyi vuramadıysan (anne terliği sonuçta, çok sert olmaz genelde)sadece bayılmış filan olmasın :/

birde intikama gelmesin sonra :D

oha yaa aklıma human centipede geldi, hocam bunun büyükleri var ya gondikler adamı diyim yani, bence ara beni çiyan sokmuş de, fotoyu da göster.

aq ya ogrenci evinde aynisi evde cikmisti benim , fobim vardir gordugumde bayilacak gibi olmustum.. arkadasi aradim hemen nabiyorsun gorusemiyoruz gel kahve yapayim deyip geldiginde ciyan i ilk defa gormus gibi yapip beraber yakalayalim diyip onden salmistim.. aynen dedigin gibi vurduktan 10 dk sonra hareket etmisti saglam oluyorlar

ozet bunlara karsi fobim var..

Ben evde bundan görsem binayı yakarım. Net yakarım. Olmadı bir kamyon ilaç dökerim. Off bakamıyorum bile. İnanılmaz tırsıyorum bunlardan.
Git bir daha git. Kesin git acile göster fotoyu beni bu yemeye çalıştı diye.

anneni!!

ben bunu öldüremezdim. kedi salardım eve, o hallederdi.

a101 broşürü iyi tercih. ben de sırf görüntüsü yüzünden, öldürdüğüm böcekleri süpürürken a101 broşürü tercih ediyorum. renk seçimi daha başarılı.

bu ne ya ! çok geçmiş olsun , iyi cesaret edip öldürebilmişsin bu yaratığı.

taşak mı geçiyorsunuz arkadaşlar. komik olmayın parmağınız kadar canlıdan korkulur mu ula. ulan demek ki gelse götünüzü istiyorum dese o saniye vereceksiniz. emin olun bu dahil diğer bütün böceklerde sizden korkuyor. çünkü hiçbir canlı korkmadığı sürece ısırmaz.

Yok oyle birsey bana sorarsan. Bulmali, ama bulmadigi da oluyor. Boyle bir tabiat duzeni yok.

birkaç sene evvel biri hakkımı yemişti ve duydum ki düşmanımın başına denen olaylardan birini yaşamış. bir oalyın elbette tek bir sebebi olamaz ama ben bir şekilde acısının çıktığına inanıyorum. yine de allah yardımcısı olsun tabii.

kin tutmak yıpratıcı bir şey, affetmekse kendinizi azat etmek.

bulmadı, bulmuyor, bulmaz. herkes ettiğiyle kalır.

Buluyo tabi, ben ettim mesela gayet de guzel buluyorum

edenin bulduğuna inanıyorum.

illa da herkesin göreceği şekilde büyük kazalar değil, dışarıdan çok başarılıdır mutlu gözküyordur ama aslında ne uyuyabiliyordur, ne de yediğinden tad alabiliyordur, aile hayatı berbattır, mutlu değildir hep huzursuzdur vb. bazı insanlar cehennemi tek başlarına yaşarlar.

eden bulur. ama ne kadar ettiği senin bakış açına göre değişir, belki o kadar etmemiştir.
bulur ama senin için önemli/yetersiz olsa da onun için önemli/fazla şekilde bulur.

çok kafaya takma, önemli olan onun mutsuzluğu değil senin mutluluğun. .

bu sorunun yanıtı:
(bkz: rte)
bulduğunda güncelleriz:)

bi sevgilim vardı bana hep yalanlar söylerdi, eski sevgilisiyle sürekli konuşur sonra da bana konuşmadım derdi. gerçekten psikolojimi derin etkileyen olaylar ve hayal kırıklıkları yaşadım. burada anlatmakla bitmez. sinir krizi filan geçirdiğimi biliyorum. ama salak gibi devam ettim seviyorum diye. ilişkinin ilk 1 yılında bana bu şekilde acılar çektirdikten sonra 1. yılımızı kutlamaya 4 gün kala "ben sana karşı bi şey hissetmiyorum artık yaa" diyerek ayrıldı. başka bi kız mı var diye sordum. yemin ederim yok, keşke başkası olsa, o zaman bi sebebim olurdu dedi. hayatımda hiç o kadar aşağılanmış ve hiç o kadar mutsuz hissetmemiştim. eyvallah deyip çayımı bitirip kalktım. 4 gün sonra aradı, akşama yemeğe çıkalım mı dedi. olur dedim gittim. 1. yılımızı kutlamak için beni yemeğe çıkardı, bensiz geçen 4 günde beni ne kadar çok sevdiğini anlamış, eşeklik etmiş falan filan.
o günden sonra bana karşı tavırları tamamen değişti. gerçekten kıymetimi anlamıştı. sonraki 1,5 senede eski sevgililerle konuşma, yalan söyleme, yok efendim sevmiyorum demeler filan hiçbir şey olmadı, beni hiç üzmedi diyebilirim. toplamda 2,5 senelik bi ilişki yaşadık. ancak yalanları, gizli saklı işleri filan her şeyi geçtim de, bana seni sevmiyorum diyerek benden ayrılmasını hiç unutamadım.
gel zaman git zaman ben yurt dışına gittim. 6 ay kaldım. orada ispanyol bi çocuğa aşık oldum ve sevgilimi aldattım. sonrasında sevgilimden ayrıldım ve ispanyolla sevgili oldum. türkiyedeki sevgilim 3 kez filan benim bulunduğum ülkeye gelip beni ayrılmamaya ikna etmeye çalıştı. aylar boyunca her gün yalvardı. 7-8 kilo verdi üzüntüden. ama ben dönmedim. gerçekten aşık olmuştum. 2,5 sene ilişki yaşadığım birine böyle kazık atmış olmak içimde büyük bir yara açsa da aşık olmuş olmak baskın geldi.

***varan 1*** o bana etti, sonra bi şekilde benden buldu. (kesinlikle intikam için yaptığım bir şey değildi, gerçekten aşık olmuştum)

ispanyolla yaşadığım müthiş aşk ülkelerimize döndükten sonra da devam etti. kendisi türkiye'de iş başvurularına bakıp buraya temelli yerleşmeyi düşünüyordu. benimle evlenmek istediğini söylüyordu. ailen hristiyan birine izin vermezse müslüman da olurum diyordu ve bunları söylerken gerçekten hissederek söylediğine, bunların yalan olmadığına kalıbımı basarım. benim okuduğum üniversitede doktoraya başvurmak için ispanyada ielts kursuna bile yazıldı. tüm planlarımız onun buraya gelmesi üzerineydi. fakat aramızdaki binlerce kilometre bu aşkı korumaya engel oldu ve 7-8 aylık bi ilişki yine bir aldatmayla son buldu. bu sefer aldatılan bendim. dünyanın en büyük acısıymış. salak gibi kurduğumuz ütopik hayallere üzülmekten helak oldum. bu olayın üstünden yaklaşık 1 sene geçmesine rağmen hala hatırladıkça midem kasılır, zaman zaman gözlerim dolar.

***varan 2***
ben türk sevgilime ettim, aynısını buldum.

yalnız hikayemiz burada tıkanıyor çünkü lanet olasıca ispanyol arkadaşımız beni aldattığı kızla yaklaşık 1 senedir sevgili. mutlular mı mutsuzlar mı bilmiyorum. ama bu kadar süredir devam ediyor olmaları bana inanılmaz koydu. insanım neticede. onların mutsuzluğu için dua edip durdum aylarca. baktım tanrıdan bi işaret gelmiyor, ben de durumu kabullendim. kin dolu bir şekilde yalvarmayı bıraktım. insana gerçekten zarar veriyor. allah mutlu etsin, bir yastıkta kocasınlar demiyorum tabi ki ama artık onların mutluluğu ya da mutsuzluğu beni ilgilendirmiyor. kendimi azat edilmiş hissediyorum.

kusura bakmayın çok uzun yazdım ama üzerinde baya düşündüğüm bir konuydu bu, paylaşmak istedim :)

Genel olarak ben ettiğim her şeyi bulmuşumdur, iyi anlamda da kötü anlamda da. Eskiden daha çok takıyordum sanırım kafama, zamanla geçiyor hepsi. Bulmuş bulmamış hiç umurumda değil, ha gönül borcu diye bir şey kesinlikle var. Bu dünyada çıkmasa öteki dünyada kesin çıkar. O yüzden ah almamaya çok dikkat ediyorum, tek suçlu ben olayım karşımdaki mağdur durumuna düşmesin.

Her zaman bulmaz. Yanına kar kaldığı da çok olur. Ektiğini biçiyorsun bir şekilde ama o biçilenin verimi ile ekilenin verimi arasında dağlar kadar fark olabiliyor. Bazen de buluyor, denk geliyor.

Bunu istemek, biraz yapılanın henüz sindirilmediğini, kabullenilemediğini, unutulamadığını, arkada bırakılamadığını gösterir. Bunu umursamamak değil de şiddetle istememek daha garip bir ruh hali; naiflik ve anti-bencillik gibi bir ruh durumu gösterir. Umursamamak, aklına bile gelmemesi ise olayın arkada bırakıldığını, hayata devam edildiğini gösterir.

Ben hayatın hiçbir alanında-gönül işleri, aile ilişkileri, iş, sosyal yaşam vs-eden bulur ve ilahi adalet kavramlarının olduğuna inanmıyorum. Hele gönül işleri için kesinlikle inanmıyorum. Bugün bizi üzein kişi yarın üzüldüğünde, bunu ilahi adalet, karma vs olarak görmek biraz acı hafiflemesi gibi geliyor bana. Yoksa hayatındaki kadınlara/erkeklere durmadan kazıklar atmış ama şimdi gayat mutlu mesut yaşayan birçok insan var çevremde.

dünyayı bu hale getirenlerin acılar içinde ölmesini görmek güzel olurdu.

bulmalı. ama yaptığım en ufak bir gafta bile ettiğini bulan hep ben oluyorum nedense, karşı taraf hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor her seferinde.

bazen buluyor bazen bulmuyor, bazen bulmalı bazen de bulmamalı
istememek koca bir yürek ister, istemek bitmeyen bir intikam hissile insanı yiyip bitirir ama bunun yanında çok güçlü bir yaşama, mücadele etme, azim ve kararlılık motiasyonu kazandırır.

eden bulur. bugun olmasa yarin. iyilik icin de kotuluk icin de gecerli bu. ben buna inaniyorum en azindan, icimi rahatlatiyor. genelde de hayatta boyle oldugunu goruyorum. ama illa sana kotuluk eden herkesin basina gelen kotuluklerden haberin olmaz. intikam olsun diye boyle islemiyor cunku sistem.

Başıma gelmedi. Bana kötülüğü dokunan, beni üzen insanlar; ne hikmetse çok daha iyi konumlara geliyor, çok mutlu oluyor filan. Ben de üzüldüğümle, zarar gördüğümle kalıyorum. Gerçi kimseye beddua etmedim hayatımda, onunla alakalıdır belki.

İyilik de kötülük de insanın yanına kalıyor.

6 harf ilk harfi k

edit: burada vardı zengin koca muhabbeti nokta atışı yapıyım dedim ama bulamadım.
bkz: eksisozluk.com

ha alınman da normal.
sen bu kızla yıllarca beraber değilsin aranız da ki şey yakınlaşma bile değil böyle bi'şey okuduğunda alınmayıp geçmen saçma olurdu asıl.

@kutsalbok

Anlamadım hocam?

kaltak demiş kulsalb.k.

basit ucuz geyik muhabbeti yapmış, insanlık hali.

ya siz kendi arkadaşlarınızla geyik yapmıyonuz mu?

sevgilim her tweetimi gerçek sansa beni anarşik abaza bi lezbiyen zannederdi..

Yapıyoruz da mesela herkesin okuyabileceği açık alanda yapmıyoruz? Normal mi yani?

haksızsın.

normal normal kafaya takılacak bişey yok, benimki de sürekli karı-kız resmi paylaşıyo, duyuruda 'osbirci'ymiş gibi davranıyo ama hepsinin geyik olduğunu biliyorum.

kızı sosyal medyadaki haliyle karakterize etmeye çalışma. yüz yüze tanımaya çalış.

Ne alaka sosyal medyada insanlar gercekte olduklarindan bambaska hallere giriyorlar, tamamiyle geyik yapani da var, normalde tanisan sasip kalirsin oylelerini. Ustteki arkadasa katiliyorum, birakin stalklamayin, ne guzel bulusup etmissiniz, tanimaya devam edin.

Duyuru çağ atlamış !
Ne demek zengin koca bulamadık.Zenginlerin takıldığı yerlere gidelim.
Hocam bunu okuyan bir arkadaşı senin hakkında ne düşünür düşünsene bir.
Bence çok ayıp.
Ha bu arada yobaz falan değilim.

Geyik olup olmamasını geç de, kız ağır kezbanmış.

Valla sevgilisi varken "of hadi inşallah bi kaptan buluruz" diye yazıp, steward'a kalanı gördüm. Oha bu çocuk bunu nasıl sindirdi diye düşünüyordum ki buradaki arkadaşlara göre çok normal bir şeymiş. Bana göre leş bi muhabbet. Ömrümde yapmadım, yapmam. Gereksiz, ucuz ve Caner erkin kim amk ahahaha :D soğumakta haklısın. Çok hoşlanıyosan yüzyüze sor, ona göre devam edersin.

Hiç bir anlamı olmayabilir yazdıklarının. Kadın milleti bu muhabbetlerin içine de çekilebiliyor. Bir arkadaşım "Bir bulamadık zengin kocayı, bizi şu hayattan çekip alsın" diye bir muhabbet açtı işin çok yoğun olduğu bir gün sonrası ama tamamen geyik, tamamen anlamsız. Biliyorum ki zengin biri gelip de o hayattan çekse onu, istemez böyle bir şeyi. Başka bir arkadaşım, ki çok çalışkan ve başarılı bir akademisyendir, geçen sene okulda sabahladığı bir günün sonrasında hala da okuldayken Facebook duvarıma "Kızım ben bulamadım zengin birini, okullarda sürünüyorum. Seninki zengin miydi bari, sen kurtar kendini" yazmış ki (orta yere yazmış, o derece) hatunu yıllardır tanıyorum, işini bayıla bayıla yapıyor, "10 gece ardarda sabahlayacaksın" desem "Yorulurum ama işim de güzel be" der. Hayallerinde zengini geçtim, koca hayali bile yok hatunun; "İşim de işim" bir hatun. Ben de cevap olarak "İkimizi birden idare edecek zengin koca lazım bana :P" gibi bir şey yazmıştım. Bu herkesin dilinde olan bir geyik sadece. Hatta, geçen gün yanımdaki erkek oda arkadaşım bile "Ben de zengin koca istiyorum" diye muhabbeti bir derece arttırdı ki evli ve bebek bekliyorlar. Bayıldığım bir konuşma konusu değil ama arkadaşlar arası konuşmanın muhabbet tıkandığında gelen "Havalar da pek güzel, değil mi"si görevini görüyor sadece. Hatta istemesen bile sosyal hayatta bir şekilde içine çekildiğin bir laf.

Bu muhabbet zengin kadınlar arasında bile konuşulan bir şey. Muhabbetin kesildiği yerde biraz eğlenmek için geyik döndürücü. Yoksa var olunanla mutlu olunmadığından değil. "Adriana Lima ile ben olsam ...." gibi çok çok çok anlamsız bir şey.

saçma sapan muhabbetler, bir kadının şaka bile olsa zengin koca muhabbeti yapması çok itici. soğumakta haklısın. iş yerimde de vardı böyle kızlar, böyle şeyler söylediklerinde ortamı terkediyordum. kendin çalış, zengin ol.

Geyik olma ihtimali yüksek, ama tabii seviye çok fena. Hadi arkadaşlarıyla böyle bir muhabbeti var diyelim, bu zaten yeterince kötüyken bir de bunu herkesin görebileceği bir platformdan paylaşmaları durumu zora sokuyor. Özetle sıkıntı var. Ha bir de zengin koca muhabbeti yapan her kız illa zengin koca arıyor diye bir durum yok. Zaten o tarz olaylara giriyorsa çok büyük ihtimal eksilerde yaşıyordur.

şakalaşmış kız ama aynı konu üzerine birden fazla kez şaka yapması düşündürücü. onu sen tanıdığın için en iyi sen bilirsin.

i3.kym-cdn.com

yüzyüze konuşun böyle şeyleri. soğumayın hemen ota boka.

Sende "bulamadık taş gibi bir karı" diye tweet at :)
Aq diyen kızdan, futbol hastası kızdan hayır gelmez +1

Bence soğumakta haklısın. Ama zengin koca olayından değil. Çünkü belli ki geyik yapmışlar. Yapar onlar öyle takma ama diğer yaptıkları ofsayt.

termodinamik hocamız vaktizamanında şöyle demişti: "kainatta dört dörtlük hiçbişey yoktur, insan da öyle, yani dört üçlük, dört ikilik birini bulursanız hiç düşünmeyin atlayın üstüne" hiçbi devirde dört dörtlük insan bulamazsın üsdat eğer yanında mutluysan, huzur veriyorsa onu görmek konuşmak atlamaman büyük hata ... evet onun yaptığı da büyük hata ama sorsan diyecek ki gırgır şamata ... kısacası ya böyle şeyleri takmamaya alışacaksın ya da yalnız kalacaksın eldeki malzeme bu ... valla hepsi aynı işte sanki bizde yokmu öyle kızların hoşuna gitmeyen muhabbetler ... başka kızlar hakkında konuşmalar ... eğer insanlar birbirlerini bu muhabbetler yüzünden terkederse dünyada hiç çift kalmaz insanların soyu tükenir ...

geyik ya takilma gec. zaten boyle seyler dusunen biriyse 5inci bulusmada kendini ele verir, bir daha gorusmezsin. ama sosyal mecralarda olan bitenlere gore insanlari yargilamayin, tanisin konusun oyle verin kararinizi.

biraz haklı gibisin. gerçek hayatta bambaşka twitter'da orda burda bambaşka karakter sergileyenlerin ruh halini sağlıklı bulmuyorum. arkadaşla beraber yüzyüze geyik döndürmek hadi bi yere kadar ama öyle orta yerde zengin koca muhabbeti hoş değil.

botoks yaptır

botokssuz olsun

Daha sağlam bir sinir sistemi istiyorsun. Malesef o da sende yok ve aynı zamanda geliştirilebilecek bir şey de değil (evet, poker face sağlam sinirlerle alakalıdır).

lady gaga poker face dinle. sıkıntılı anlarda onu söyleyerek dans et. kimse yüz ifadene odaklanamaz o sıra. biz buna maskeleme tekniği diyoruz. ma ma ma poker face ma ma ma poker face

meditasyon yapmak ise yarayabilir.

onlar pis ısırırlar yav. ben çocukken baktık. çok sevişgen hayvanlar. aslında onlara bakmak biraz zulüm. onlara yapılan bir zulüm yani. mobilyaları kemirebilü ayrıca.

abi tavşan evde bakılır mı? kedi, köpek nispeten daha evcilleştirilmiş hayvan ama tavşanın doğasında dışarıda olmak var. hayvana zulüm.

ayrıca söylemesi ayıptır daha 2 hafta önce tavşan yedim. epey güzel olur eti. eğer düşünürsen diye şey ettim

aynı zulmü sana yapsalar sen de sevmezdin yapanları

abi şinşilla tipiyse kürkleri de güzel olur onların. (ne pis adammışım be)

gider sera kurardım. topraksız tarım yapardım. ya da solucan gübresi üretirdim. o 1000m2 alanı da kiraya verirdim heralde.
ama illa üretimse; basit bir şey ile başlardım. Kalkıp makine üretmek yerine cıvata üretmek gibi.. sonra da kalkınma ajansı hibelerinin kosgeb hibelerinin ve faizsiz kredilerinin peşine düşerdim yeni yatırımlarım için.
Bu arada cepte para yokken insanın hayalini anlatması bile sıkıcı geliyor kendine.. Ondan böyle atlaya zıplaya yazdım. Yoksa gel beraber kuralım bu işi desen 3gün 3 gece kafanı şişirirdim :)

hacı bugün 1000 m2 arazim ve 200-400 bin tl arası param olsa... bak çok açık söylüyorum 1 sn düşünmem yaparım üzerine halı sahayı. idealimdeki meslek amk resmen.

alan arazi olarak değil mevcut fabrika olarak kurulu. boş alanı değerlendirmek istiyoruz. diğer yerleri kullandığımız için kiraya vermek gibi bir durumumuz olamıyor malesef.

geçen sene bi haber çıkmıştı sanırım rusya'dan getirmişti birisi solucanları, kazandığı para çok tatlı görünüyor ama herkesin yapabileceği bir sektör değil gibi o.

plastik boru üretimi gibi düz işler arıyoruz aslında onun da üreticisi çok mesela. pek bilinmedik bir şey olması lazım.

ne bileyim, zamanında çorap örme makinalarının çok karlı olduğunu söylemişti bir abimiz. belki işe yarar.

valla kesinlikle ve kesinlikle yapı kimyasalı veya alçı.
alçı biraz daha zor daha meşakkatli ve daha çok yatırım bedeli istiyor ancak önü çok açık. (ne kadar yatırım bedeli diye sorma, fizibilite yaptırmadım ama istersen öğrenir dönerim sana)
eğer ona paranız yetmezse kesinlikle yapı kimyasalı.
hem inşaat gibi ölmeyecek bir sektöre üretim yapacaksınız, hemde çok karlı bşr işe girişmiş olacaksınız.
yerinizi, ve bulunduğunuz yerdeki rakipleri bilmeden söyledim bunları tabi. daha fazla bilgiyle daha spesifik şeyler söyleyebilirdim.
ama araştırmanı şiddetle öneririm.
yardım lazımsa yardım da ederim.
üçüncü bir şık olarak da eps veya xps deyip kaçayım.

bu arada ben süper bir proje için 25000 lira bulamazken sen nasıl buldun ya o kadar parayı?

ağızlarını kırasım geliyor.

tokatla yere indiresim geliyor benim, ama salt kadınları aşağılayanları değil adaletsizce bir tavır içerisinde olan ve haksızlık yapan, herhangi bir şeyi hakir görerek kendini üstün kıldığı sanrısına kapılan herkesi.

bir de böyle maçlar vs. hakkında "oo tecavüzzzzz", "alman pornosuuu" diyen adamlar da var ya, onları da ekleyelim.

bu insanlarla pek alakadar olmamaya çalışıyorum. şiddet zaten uygulayamam.

insan yerine koyup dikkate almadığım için şiddet isteği uyanmıyor. yüzüne bakınca arkasındaki duvarı görüyorum.

ahan da bundan: upload.wikimedia.org

Gayet hak veriyorum, kadınları ciddiye alanları ikiye kırmak istiyorum. Ha bu arada verdiğin taciz örneğini mahsus mu verdin bilmiyorum mağduriyet yaratmak için ama taciz ayrı şey kadınlara karşı seksist söylemler ayrı. Gidip hiç tanımadığı kadının suratına hiçbir şey yaşanmadan laf söyleyenleri kimse anlamaz. Ama kadın denen iki yüzlü varlık kendini öyle bir yere koymaya çalışıyor ki sanki üstün varlık bana, hiç laf söylenemez, dokunulamaz, istediğini yapabilir.

Kendine sürekli mağduriyet çıkaran, hep haklı olan, bedenini kullanarak bir yerlere gelmeye çalışan, kafası çalışmayıp caka satan, iki kitap okumadan belirli bir konuda bilmişlik yapan kadınlar tabii ki aşağılanmalı. aksini düşünen bir kendine baktırsın.

ay nov kung fu deseydin :)

seksist söylemler yapanlara karşı çıkmak yerine bizzat seksist söylemlerde bulunmalısınız.

kadınlar üstündür. sürekli bunu savunmanız lazım. eşitlik arayışında olduğunuz için binlerce yıldır üstün olduğunuzu ispatlayamadınız. doğada nerde, kimle kim arasında eşitlik var söyleyin bana.

sayın nohut bey, yazmış olduğunuz yazıdaki "kadın" kelimesini çıkarıp yerine "erkek" kelimesini koyun, bakın sırıtmayacak. çünkü neden? yazdıklarınızı yapan hem erkekler hem de kadınlar mevcut. ben de bir kadınım ancak söylediğiniz şekilde davranmıyorum. bir sürü kadın arkadaşım var onlar da öyle davranmıyor. dolayısıyla "kadın" olduğu için böyle yapıyormuş gibi değil de karaktersiz bir "insan" olduğu için böyle yaptığını düşünür ve bu bakış açışıyla bakarsanız daha iyi olacaktır diye düşünüyorum.

@Nohut Bey kafanız çok güzelmiş.

Burada mağduriyet yaratmanın bana avantaj kazandıracağı bir durum yok.
Başkalarının kitap okumamasından dem vurarak tepeden bakmaya harcadığınız enerjinin eser miktarını okuduğunuzu anlamaya harcasanız bir sorun kalmayacak.
Detay vereyim.
Otobüse bindiğimiz sırada dibime girerek beni itti. Önümden yaşlı bir teyze biniyordu ve bunu gördüğü halde itti. Ben de gayet saygılı ve sakin bir şekilde "beklerseniz bineceğim" dedim. Kafa salladı. Sonra da kes sesini dedi.
Burada ittiği kişi erkek olsa "itmesene kardeşim" dese, o da "kes sesini" dese ne olurdu? Bir düşünün.

Bir insanın diğerinden üstün olmasının sebebi cinsiyeti olamaz evet. Ama sırf erkek diye kendini kadından üstün gören hastalıklı zihniyetleri barındırıyor bu toplum. Kastettiğim buydu.

Ayrıca bir erkek bir kadına vücudu güzel diye iş yaptıracak kadar gerizekalıysa bu kadının değil erkeğin problemidir.

Bazı nohut beyinli insanların da, kadınlar mağduriyet edebiyatı yapıyor diye savunma yapıyorlar... Kadın, ne yapsa suçlu, pantolon giyse gene laf yiyor, laf yediğinde itiraz etse, gene suçlu sayılıyor "cazgır orosupu" diye; çünkü türkiye'deki dil erkek dili, bu dildeki ataerkil yapıyı yok etmedikçe bilinçdışında yatan "aşağılık şeytan kadın" imajını maalesef yenemeyeceğiz.

Ayrıca onlarca yıllık feminist metadolojiden haberdar olmadan, gener'dan haberi olmadan bıdı bıdı konuşan tipler de kaynıyor sözlükte. Embesilin teki, gene bu sözlükte eşcinsellerle otistikleri aynı kefede açıklamaya çalışmıştğ. Sözümona, sol kesim bile gedik bu dil konusunda.

Yani alınması gereken yol çok uzun; dil de aşılması gereken en ciddi konulardan. Bu boktan kültürde yaşayan bir erkek olarak, artık akademik çevre dışında gündelik yaşamda da karşılaştığım bütün erkek ve özellikle de kadınları bu sisteme karşı gelmeleri için bireysel ve toplumsal mücadeleye çağrıyorum. Kısacası, böyle, bir cinse dair aşağılamayla karşılaşıldığında aynen taciz gibi, hem erkek hem kadın yahut her neyse, herkes tepki göstermeli.

herşeyin genellemesi yanlış zaten de bunu diyen adamlar zerre mantıkla konuşmuyor. laf olsun diye ya da birilerini aşağılamak için yapıyor.
amaçları doğruyu bulmak, mutlu olmak ya da sorunları çözmek olsaydı tavırları böyle olmazdı zaten.

ama evet kafalarını duvara sürte sürte ateş çıkarasım geliyor.

ya seksizm falan kötü tabii de, ben en çok böyle alanını koruyan köpekler gibi önce diş gösteren, taşı kafasına yediğinde kaçan, arkanı dönüp gitmeye çalıştığında tekrar hırlamaya başlayan tabansızlara tilt oluyorum. kadın veya değil. birinde tramvaydan inerken biri üstüme çıktı aceleyle, "yavaş" dedim "nüoluyouo" dedi, iki kişilermiş, yandaşına güveniyor. benim de arkadan kardeşim indi "abi nüoluonedyobu" dedi. bu saldırgan piçin yüzünde birden bi güller açtı bi tebessümlerle bezendi anlatamam.
bu olayda kadın yok tabii. neden anlattım bilmiyorum.

-mahalle gerçekleri köşesi-
şiddet tabii ki de bir çözüm
-mahalle gerçekleri köşesi-

he amk he mağdur edebiyatı yapıyoz. hepiniz arthur schopenhauersiniz zaten. hatta öyle ki dilenciye para vermemiz bile ezik olmamızdan :/

seksen9, abi schopenhauer okudun mu hiç? Herif cinsiyetçlnin önde gideni, gelmiş kadın hakkı diyen insanlara schopenhauer diyorsun.

bir kere müdahale etmekte geç kaldım, sonradan çok üzüldüm, bundan sonra gecikmem.
fiziksel müdahale eden bir adam değilim, ama başlka türden müdahaleler de önemli.

3

şehir,yaş ve diğer donanımlar nedir? 3 bana çok gibi geldi. 2.000+ denilebilir.

Adana'da 3 vermezler ama isteyip 2.5'a razı olabilirsin.

Mevcutta ne maaş alıyorsan %30 fazlası. 3-5 diye atmak saçma olur. Firmalar akıllandı, ne istiyorsun sorusundan önce, ne kadar alıyorsun diye soruyorlar.

2500 diyen bi adama 5000 teklif etmezler misal...

@dahili meddah iyi diyebilecegimiz bir seviye ingilizce ( ki kurslara devam edilecek) , çizim programları bilgisi ( çok olmasada ), iyi düzeyde bilgisayar bilgisi. Şehir adana, yas 23 bayan ..

2000 TL bence yeterlidir. 3+ yıl tecrüben olsaydı 2.500 veya 3000 olabilirdi.

bu bahsettiğin işin piyasasını bilmiyorum ama 7 yıllık çevre mühendisiyim, yurt dışı şantiyesinde canım çıkıyor. alabildiğin ücreti yaz buraya, ben de kendi maaşımı bir gözden geçireyim. olur mu?

2000 TL

yav daha fazlasını almanı isterim tabii ama çm mezunu sebil gibi olduğundan mevcut maaşın %30u bana da mantıklı geldi.
adanada ve genel olarak çoğu anadolu şehrinde maaşlar düşük. bunu biliyorsundur. bilgisayar çizim programları bir işine yaramaz o işte.
şirket büyük ihtimal çakal bir patronun işletmesidir. işe alınman o adamın (muhtemelen adam olur bunlar) bir sözüne bakar. mevcuttaki işine razı isen yüksek söyle tabii. ama işsizsen zor.

@want2die'a sor. çevre piyasasını iyi bilir o.

Teşekkürler arkadaşlar :) 2000 tl cıvarı olarak düşünüyorum artık..

@namus ninjası Allah yardımcın olsun .. Tamamdır inşallah iş olursa sana gerı donus yapacagım :)

off facia

abi şu varken onlar hafif kalmış gibi :D
www.youtube.com

Yazık valla ya :/

çok abartıyorsunuz bence. olaylara yaklaşımı ve videoları hoşuma gitti. söylenilenler hayal değil bence. olabilecek şeyler. yani tüm bu süreç 2-3 dk'da ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

bilge adam geldi aklıma. gelecek burada diye sloganları vardı. altta top sakallı bi gencin yüzünün yarısı. o genç beşiktaş şubesindeki ofis görevlilerinden biriydi.
şimdi o reklam görüntüsünü aratınca lisede aşık olduğum kızın fotoğrafını da tecrübeli uzman kadrosu görselinde kullandıklarını gördüm. çok tatlı çıkmış canımın içi. keşke evlenmiş olmasaydı :(

korunaklı bir yere bırakın bari. eğer o ortama alışkın değilse denize falan düşmesin.
arabaların çok geçmediği, çıkmaz sokak gibi bir yere bırakın bari bırakacaksanız.

Sokaktan aldım zaten. Geri bırakırsam bir şey fark etmeyecek.

şehir yazmamışsın ama istanbulda olduğunu farz ediyorum , cihangir ve moda semtleri kedi fetiştinin tavan yaptığı yerler. bu iki semte bırakma imkanın varsa o kedinin sırtı yere gelmez..

Evet İstanbuldayım. Moda'ya bırakabilirim. Teşekkürler.

üniversite kampüsleri eğer köpek barındırmıyorsa iyi yerlerdir. yıldız teknik beşiktaş kampüsü mesela.

yesiltas +1 bohemlerin cok oldugu yerlere birakirsan muhakkak bakarlar

Şeker bayramı Ramazan bayramı için kullanılıyor sadece diye biliyorum ben.

kurbana seker denmiyor bu arada

ben de sevmiyorum bu soylemi

ramazan kurban denmeli.

islam, vakitler için güneşi, tarihler için ay takvimini kullanır.

ay takviminin sekizinci ayı ramazandır. ramazan sonunda yeni ay görünmesiyle eyd el-fıtr, yani ramazan bayramı başlar. bir çok orta doğu ülkesi, eğer hava bulutlu ve ay görünmüyorsa bulutlar açılana kadar bekleyip oruç tutmaya devam eder.

ramazan bayramının her yerde başka başka adetleri olur. mısır, sudan ve türkiye'de bayramı şekerle özdeşleştirmek adettendir.

dünyanın çeşitli yerlerinde pek çok kültürde de çocukların özel olarak giyinip kapı kapı dolaşarak bahşiş ve şeker topladığı etkinlikler vardır. batıdaki cadılar bayramı gibi türkler de bu iş için şeker bayramını kullanır. sudan ve mısırlılar evlerinde şekerli tatlılar ve kurabiyeler yaparlar.

sadece ramazan bayramına şeker bayramı deniliyor, çocukların şeker toplaması geleneğinden dolayı. hiç şeker bayramı diyen bir yetişkin de duymadım çocuklar der genelde onu entellikle ne ilgisi var ayrıca

pescador albayım, ben de tilt oluyorum bu duruma. kaliteyi adıyla istemek lazım.

yalnız neye ne dendiğini bilmeden isyan etmeniz de manidarmış. ramazan bayramına şeker bayramı denir, kurbana değil. neden dendiğinin de bir önemi yok, alışılmış bir kalıp işte. ben gıcık olunacak bir sebep görmüyorum.

isteyen şeker der, isteyen ramazan. kime ne ifade ediyor o önemli. adam ramazan kısmını es geçiyor, bayramla ilişkisi var sadece belki.

paskalya'ya da pekala yumurta bayramı denilebilir.

@prodeq, az önce bir yerde şeker bayramı dendiğini duydum, bir an önümüzdeki kurban bayramı diye düşünüp öylece yazıverdim. düzeltme gereği duymadım sonradan.

ramazan bayramı şeker bayramıysa, kurban bayramı da et bayramıdır. ona niye demiyorsunuz?

"nesi entellik bunun" demişsiniz... basbayağı entellik bu. bunun adı ramazan bayramıdır yani, gavurlar diyor ya "not rocket science" diye. o kadar zor değil yani gerçekten. ramazan bayramı amk. buna gidip şeker bayramı dersen entel derim ben tabii.

Ramazan Bayramına Şeker Bayramı da diyoruz çünkü ta geçmişten beri öyle deniyor. Bayramlar yalnızca dinle değil gelenekle ve bir toplumun tarihiyle de ilgilidir. Eğer amaç gerçekten entellik vb. Olsaydı asıl o zaman kurban bayramına da et bayramı denirdi. Bu arada birisi Çıkıp da şeker bayramı sözünü yadırgıyorsa ve buny entellik zannediyorsa ilk iş tevellütün kaç senin evladım diye sorarım.

kürt devletine yerleşirdim.

not: kürt değilim

Zaten her şekilde bölünmüşüz fiili olarak bölünsek ne olur?

Vatan millet sakaryacı değilim ama bölünse üzülmem. O derece hissizleştirildi, sindirildik.

Bölünmeden ziyade eyalet sistemini isterim. Ancak devlet kontrolü zaten yok hiç olmaz güneyde.
Cumhuriyet iyi hoş güzel şey ancak artık modernize olması gerekiyor. Eyalet sistemi kalkınmayı hızlandıracaktır. Örneğin akdeniz de kumarı legal kılarsın.

İstanbul'un yükü de hafifler. Daha orantılı bir şehirleşme başlar.

Abi ne korkuyorsunuz ya?

Ayrıca, şu "bölünme" ifadesinde de ciddi sıkıntı var. Vatan millet sakaryacı kafadan çıkma bir ifade bu...

kürt devletine vatandaş olarak yerleşemiyorsam bile çifte vatandaşlık için zorlardım.

not: kürt hariç bir çok farklı halktan ve kabileden birey var ailemde.

türkiye cumhuriyeti birtakım sikimsonik toplulukların "isteğiyle" bölünebilecek bir ülke değildir. dünya üzerinde onlarca savaşla kazanılmış hiçbir devlet masa üstünde bir şey kaybetmez. türkiye istese bu ülkede ne kürt ne islamcı bırakır. ama artık "çağdaşlaştığımız" için bu insanlara böyle konularda söz hakkı veriyoruz. onlar da buna göz yumduğumuzu zannediyor. iş ciddiye bindiğinde zararlı çıkacaklar her zaman ülkenin bölünmesini isteyenlerdir.

yanıt: bu ülke bölünemez. bunun teklifi anayasaya aykırı bir suçtur.

@hohoya, ne kürt ne islamcı bırakır-ız derken, hangi yönetim sistemiyle yapacaksın-ız bunu? İnsan mı yakacaksın-ız, hayırdır, kaldı mı böyle kafa?

birkaç sene önce sorsan aksini söylerdim ama şimdi fikrim farklı. bölünsün ülke birkaç parçaya. güney istanbul (bak tamamı da değil) bölgesi olarak ayrılalım diğer bölgelere de vize koyalım da kim ne yaparsa yapsın. isteyen istediği yerde gidip yaşasın.

kürt-yobaz-arap ve arapsever-güney istanbul ve boğaza kıyısı olan yerler vs. diye ayrılsın. yozgatın, konyanın, bilmemnerenin yobazlarının benim nasıl yaşayacağıma karar vermesi de çok saçma, benim vergilerimin başka yerlere gitmesi de çok saçma, başka yerlerin kaçağını benim ödemem de çok saçma, sırf 20 yaşına gelip askerlik yapacağım diye elin teröristine kurban gitme ihtimalim olması da çok saçma. kasmayalım hacı.

@ helios

insan yakmak değil güzel kardeşim. bu ülkeyi istemeyenin elinden nüfus kağıdını alıp sınır dışı edersen sorun çıkaran kürt ya da islamcıları, ortadan sorunu kaldırırız diyorum. emin ol avrupa'da bunu yapıyorlar. almanya'da böyle bir istekte bulun, seni bırak almanya'ya balkanlara bile sokmazlar. modern sandığımız avrupalılar kendilerine zarar verecekleri iyi tanır. kafada hiçbir sıkıntı yok. yasal olarak isyan çıkaran kişileri bastırabilirsiniz. bunu nasıl yaptığınız da insafa kalmış. ben burada tüm kürtlerden bahsetmiyorum. benim tanıdığım en iyi insanlardan biri kürttü. ben sadece elinde pkk bayraklarıyla gezen cahil tayfadan bahsediyorum.

bunu isteyen bir çok insan olacaktır.

mesela, konya'da kayseri'de bir şeriat devletine/yönetimine hayir demeyecek coğunluğu cok kolay bulursunuz gibi geliyor bana.

ama, bunlarin bölünmesi ülkeyi refaha götürmez. insanlarin anlamadigi bu bence.

cunku, oylebir cografyada yasiyoruz ki hepimiz birbirimize mecburuz bir yerde.

bizim yaptigimiz, bir cok toplulugun bir arada yasamaya calistigi bir proje.

cumhuriyetin bu topraklarda yasayanlara kazandirdigi en buyuk güzellik budur bence.

o millet, bu kavim degil, hepimiz birlikte bir buyuk turkiye olusturmustuk, bir zamanlar.

...ve o zamanlar, bizlere soylenmisti, rahat birakilmayacagimiz.

direndik, direndik...

ama sonunda, iste boyle sorularin soruldugu bir hale geldik.

cunku, koyu ve etnik milliyetcilik insanlarin cok hosuna gider fakat sonu kandir, olumdur, zulumdur.

ortak degerler degil, farkliliklardir one cikan, cikartilan.

buyuk olsun hepimizin olsun degil, kucuk olsun benim olsun anlayisidir, egemen kilinmaya calisilan.

bakin mesela, neden ab diye birlik var? cunku ortak degerlerde bulusmanin, etnik, ciliz, gunluk farkliliklardan cok daha yararli oldugunu gorduler, goruyorlar.

aksi halde, hala savaslarda, kiyimlarda olacak ulkeler, dunyayi egemenlikleri altinda tutmak icin bir araya geliyorlar.

o yuzden, bolunmeden ziyade, birlikte yasamanin yollarini aramak gerekiyordu zamaninda, fakat olmadi.

muhtemelen, 2023 civarinda, soruda da belirtildigi gibi, en az 3 bolgeli ki ben daha fazlasinin olacagini tahmin ediyorum, bir ulkede yasiyor (veya yasamiyor) olacagiz.

mardin'e gitmek icin vize alacagiz belki...
belki sinirlar kapali olacak denizli'den konya'ya gecerken...
yahut hava sahasi kapali olacak kocaeli'nden antalya'ya giderken de ta yunanistan uzerinden uculacak...
belki bogazlar iki ayri bogaz devleti olacak...

Bölünme olamaz. Götünüzden element uydurmayın.

bence de bölünsün. bize sadece ankara yeter. hatta en az 10 kisi bulan federesini kurabilsin

sylow +9999o9
adamin a. koruz sentepe bebesiyiz.

kürt devletinde kürtlük yapardım
yani:
it gibi ürerdim
kaçak elektrik kullanırdım
terör örgütü kurardım
dil hakkı isterdim
biji serok attila derdim
molotof fabrikası kurardım
aşiret kurup mevzulara girerdim
karı satardım
uyuşturucu satardım
lilililililili

hayır istemiyorum yönetimin değişmesini ve ülkeye komünizm gelmesini istiyorum.

İdrarın rengi ne kadar açıksa o kadar iyi, o nedenle su içmek gerekiyor böbreği ele almamak için.

idrarın rengi içtiğin suya göre değişiyor. günlük su tüketimin de oruç nedeni ile azaldığı için idrarın koyulaşması normal. şu aralar herkes de aynı durumdadır. yani bildiğin bi böbrek hastalığın yoksa bir ay tuttuğun oruç aman aman ne zarar verebilir ki? iftardan sahura kadar belli aralıklarla bol su iç.

niye su içmiyon ki? 2-3 lt bitirmen lazım sahura kadar.

böbreklerinde ürik asit kristalleri oluşmaya başlarsa gelecekteki taşların tohumlarını atmış olursun.
az su tüketmenin sadece böbreklere değil, bilumum organa zararı var.
bir de rica ederim anlamını bilmediğin kelimeleri cümle içinde kullanma. idrar toksik olmaz, kanının süzülmesinden çıkan sıvı o. toksik madde kanında dolaşabiliyorsa o madde tanım gereği o kadar da toksik olamaz demektir.

Orucu açtıktan sonra yaptığın idrar nasıl?

elbette iftar-sahur arası su içiyorum. gün içinde 2-3 saat güneş altında kalıyorum. diğer zamanlarda klimasız kapalı (30-32 derece) bir yerde çalışıyorum.

sabahtan beri 1 kez idrar yaptım. o da 1 su bardağı kadardır en fazla. rengi çay gibiydi. dün de böyleydi fakat daha öncesi için dikkat etmedim.


idrarım yazları genelde koyu olur. çabuk terleyen insanlardanım. elim ayağım şimdi bile ıslak.

çok aşırı su içince idrarım renksiz oluyor haliyle.

zehirlenme denen şey olayın dozuyla ilgili değil mi zaten.

kapalı otoparklarda tünellerde kaldırımda yürürken egzoz gazına maruz kalıyoruz ve içinde CO var. adi yanma sonucu sobadan sızan gazın öldürücü olması oda içinde yoğun olmasından değil mi?

ben böbrek taşı düşürene kadar normal zamanlarda öyle idrar çıkıyordu benden. şimdi artık su içeren her şeyi tüketiyorum.

ani ve fazla su almak da ödem yapar diyorlar. oruç sıkıntı. inançsız biri olarak rahatım. inansaydım tutardım ama kış uykusu moduna geçerdim.

maruz kalma süren herhangi bir maddeyi toksik yapıyor evet. bir saat baklava yemeye maruz kalırsan şeker de zehirli olmaya başlayacaktır. peki şekerin bile toksik olduğu bir dünyada toksik olmayan ne kalır geriye? ayrımı bir şekilde yapıyorlar işte. ld50 falan diye tanımlar var bu yüzden. gereksiz derecede teknik tanımlar.

co etkili bir gaz (hemoglobine bağlanma ve oksijene yer bırakmama). vücutta doğal olarak üretilmez. co2 etkisiz (boğulma), vücudun en çok ürettiği gazdır sanırım. kabaca, co için toksik diyoruz. diğeri için inert bir gaz deyip geçiyoruz.
yani atmosferde %70 azot yerine, %70 co2 olsaydı, zannedersem pek fazla bir şey değişmeyecekti, %20 oksijen olduğu sürece.
tabii hemoglobin co2yi de taşıyor. o yüzden hemoglobin üzerinde rekabet oluşabilir. emin de değilim tam. belki oksijenin karbondioksitten fazla olması yeterlidir sağlıklı bir solunum için.

ilk kelime cins ikincisi tür değil mi? nasıl ulaşamıyoz?

1. isim cins ismi diyor. çözümde 2.si tanımlayıcı ad. ikisi birleşince türü oluşturur şıkkını yanlış göstermiş.

ikili adlandirma da

pinus nigra tur ismidir.


1.isim cins adi. 2.isim tamamlayici addir.

hayatı üniversite hazırlık kitaplarından öğrenmenin sıkıntısı bu işte.

Kardiyo/Hiit.

2 değil 112 ay yapsanız o videodakileri yine erimez; ama diyet yapıp basit şeker/karb. alımını keserseniz, protein ağırlıklı beslenip sebze yer sağlıklı yağları kullanır kardiyo/hiit yaparsanız kilo verirsiniz.

baba ne yapıcam yani? ne kadar yapıcam. somut söyler misin?

Somut söyledim zaten: Kardiyo yapacaksınız. Yani nabzını hızlandıran egzersizlere yöneleceksiniz. Koşacaksınız kürek çekeceksiniz bisiklet süreceksiniz ip atlayacaksınız. Süresini siz belirleyeceksiniz; kondisyonunuz ne kadarına izin veriyorsa o kadar yapın. Spor geçmişiniz varsa bunları hiit şeklinde yaparsınız. Hiit 20/25 dakika sürüyor; düz kardiyo 40/45 dakika. İmkanınız varsa ağırlık da çalışabilirsiniz. Onun dışında temiz besleneceksiniz, asıl bu şekilde kilo verirsiniz. Basit şeker tüketmeyeceksiniz. Yani cips çikolata bisküvi gazlı içeceklerin tümü işlenmiş paketli ürünler tahıl ürünleri makarna pilav ekmek hiçbirini tüketmeyeceksiniz; protein ağırlıklı besleneceksiniz; sebze yiyeceksiniz; salata tüketeceksiniz; zeytinyağı tereyağı gibi faydalı yağları kullanacaksınız. Bu kadar.

panik yapma lan!
176cm-90 kg biriydim. o kadar kötü değildi.

bak karşim, squat yapıyorsun, aletsiz, izometrik. yani çömüyorsun, 20 sn ve üstü olmak koşuluyla bacakların, dizden üstü yere paralel olacak şekilde, sırtını gerektiği kadar eğerek sabit duruyorsun.
yağ yakmak için squatı hareket halinde de yapıyorsun.
plank yapıyorsun yine. izometrik bu da. arat bul.
bir masa buluyor ve onda row denen hadiseyi yapıyorsun.
şınavı unutmuyorsun. çekebildiğin kadar çekiyorsun gün aşırı.
betondan ağırlık da dökebilirsin.
bi taraftan vidona bakıyorum, o hareketleri 8 dakika o tempoda yap, gel bi de beni yap.
neyse, kardiyo için şura ya bak:
www.exrx.net
allah yar ve yardımcın olsun.

hareketleri yazıyorum 4 tane. her gün yap. youtube'da nasıl yapıldıkları da var, videoları izlersin.

1- full sit ups. (20 kez)
2- weighted bent leg jackknifes (15 kez)
3- ab bicycle (20şer kez, toplamı 40 edecek)
4- toe touches (20 kez)

alıştıktan sonra tekrarları artır. kolay gelsin.

bunlar peş para etmez bunlar karın kası için gerekli kaslar çıksa bile yağlardan gözükmez. senin kardiyo yapman gerekiyor.

kardiyo ne diye soracak olursan. kardiyo yağ yakmak işçin yapılan düzenli sporlar. mesela koşmak , bisiklet sürmek, yüzmek... kardiyodur. yağ yakar. bir de ağırlık çalışmak var bunlar da kas yapar

kardiyo yapacaksın. karın hareketleri ile göbeği eritemezsin. koş, hızlı tempoda yürü, yüz, eliptik bisiklet kullan. artık hangisi sana uygunsa. kardiyo antremanın en az 30 dakika sürecek.

vücuttaki en büyük kaslar bacaklardadır. yağ yakmak istiyorsan o bacaklar çalışacak. ister koş, ister ip atla, ister seksek oyna... bacakları yor.

bundan 6 ay önce 78 kilo 1.75 boy olarak aynı şeyleri yaşıyordum.

tabi 3+cm ile -2kilo illaki farketmiştir ama ben şöyle yapmıştım benim göbeğim eridi (refleks olarak karnımı sıkıyordum o dönem düşün göbek öne düşmesin diye)

şu an duvar gibi dümdüz oldum yaptıklarım ise.

bir fitness salonuna yazıldım; tüm vücudu içeren bir program ayarla(t)yım bunu 3e bölüp her gün 1 kısmı yaptım,idman sonu karın hareketleri fiksti (mekik,90 derece sehpada mekik,side crunch dumbell ve bazı abdominal makinaları,idman sonrası 3x15 set olarak yaptım her hareketi.

haftada 5 gün gittim 2 gün dinlendim, bu beş günün üçü fitness+karındı 2 gün ise kardiyo+karın. (kardiyo da ise 20 dakika hızlı yürüyüş,15 dk orbitrack bisikleti, 10 dk normal bisiklet+karın hareketleri olmak üzere, 1 saate bitiyor gözün korkmasın)

onun dışında;

-kola-ice tea vb. her türlü içeceği kestim ayda 1 kez ya içiyorum ya içmiyorum.
-mayonezi bıraktım.
-şekerli çayı bıraktım,şekersiz içemediğim için direk çayı da bıraktım... o da ayda 2 pazar sefasında.
-meyve sularından falan uzak duruyorum,türkiyede piyasanın %90nı nektar, o da şekerli su demek kaldı ki sıkmalar bile çok şeker içerebiliyor meyvenin kendinden dolayı.
-hindi (piyasadaki tavuklara güvenemediğimden)
-ıspanak
-çeşitli balıklar,ton balığı
-yoğurt
-peynir
-et
-yumurta beyazı(doğustan sarısını yiyemiyorum zaten) yedim.
-akşam 7.30-8den sonra yemedim, çok midem kazınırsa bi kase yoğurt veya meyve yedim.
yani protein ağırlıklı beslendim o süre içinde. burada önemli olan beslenmene sadık kalıp haftada en az 3-4 kez kendini spor salonuna atmak.benim zamanım boldu 5 kez gittimo kişinin kendisine kalmış.

kusura bakma,karın ve beslenme kısmı hariç net yazamadım çünkü dediğim gibi herkesin vücudu aynı tepkiyi vermeyebiliyor o yüzden gereksiz detaylara girmedim.

ben askere gitmeyi bekliyorum artık..

iş arıyorum. günde 4 kere kariyer.net'e bakıyorum. oturuyoz hafız nossun?

Hicbirsey

Yeni bir program öğrenip kendimi onun üzerinde uzmanlaştırıyorum zaten kafadan 3-4 ay gidiyor ondan sonra o programla alaklı freelance iş kovalayıp para kazananmanın verdiği hazla 1 ay daha idare ediyorum... Yine mi sıkıldım ? git bir program daha öğren ...

telefonun sayacını ayarladım, mesainin bitmesini saniye saniye gözlüyorum. an itibariyle 11:43, 11:42, 11:41...

Iftari bekliyorum. Arkadasimla bulusacagiz. Sonra da eve gececegim. Yarin yapmam gereken cok sey var ama, vaktin gecmesini ve yarin olmasini da istemedim simdi.

eriyorum

ölmeyi bekliyorum. hayat sıkıcı. boş... berbat. acımasız ve adaletsiz. hiç eşit değil.


iş de boş gezmek de boş..

barınaktan kurtarılmış bir köpeği almaya gideceğim geçici yuva olmak için, gideceğim saati bekliyorum. kpss alan sınavını bekliyorum, diğer sonuçlarını bekliyorum. arkadaşım gelecek onu bekliyorum. beklemekle geçiyor hayatım.

akşam maç var onu bekliyorum. yarın da mezuniyet provası. belki hoşlanıp da açılamadığım kızlara toplu halde mezuniyet bahanesiyle açılır bir şeyler kovalarım. kısfmet.

"Kuşlar gökyüzünü, bende onu bekliyorum "

havalimaninda ucak bekliyorum, ayni gun git gel ankara hakikaten cok yorucu oluyor. issiz bayiyorsun, is varken yorgunuktan patliyorsun .

ne senle ne sensiz olmuyor yani

şimdi de boğuluyorum

devuşkalara salça olmak için rusça öğreniyorum.

ck tatlisn. canim benim.
simdi pide yapmislar bizi yemege cagiriyolar ailece. ama ben gluten diyeti yapar ve bugday unundan yapilmis hicbi sey yemem.
evden yanima biseyler alcam ins. ben de yemek yicem.
inaniyorum.

aa bu ben.

valla napiyim artık kendimi hedeflerime verdim, şu anda da yalnız başıma kahvemi yudumluyorum.

ne varsa yine kendimde var.

yarın da bir görüşmeye gidicem bu hedeflerim doğrultusunda.

kendime 6 aylık bir plan çizdim , uzun aşamada 3 seneye filan yayılıyor.

o derece yalnızım ve sıkılıyorum düşün artık djhgdfkjg.

Eylüle kadar program doldu :D

evet.

onların bir çoğu suriyeli değil, arapça zırvalayan esmer vatandaş olduğunu söylemişti birisi. o kadar memleketlerinde arap gördüm bazıları gerçekten araba benzemiyorlar. çok da hüzünlenmeyin bunu kullanıyorlar.

sokağın ortasında, öyle yanında anne babası falan olmayan 5-6 yaşlarında ayakları çıplak bi çocuk gördüm kendi kendine yürüyor öyle. yani biri alsa götürse böbreğini çalıp satsa... biz de buna seyirci gibi oluyoruz sanki.

dilenen çocuklarla ilgili şu şekil bir gerçek var. hiç bir çocuk ailesinden bi-haber ortalıkta dolaşmıyor, aksine ailesi tarafından dilendiriliyor. çünkü 30 yaşında eşşek kadar sağlıklı adam değil minicik bebe insanın yüreğine dokunup kapıyor parayı. işte bu dilendirilen çocuklar da sabah evden çıkıp dilenip dönmüyor. baba,abi,amca kimse artık dilendiren büyüğü, dilendireceği çocukları belirlediği mıntıkaya bırakıyor ve münasip bir uzaklıktan sürekli gözetliyor. hayır amaç onları korumaktan ziyade dilendikleri paraları da kaçırıp kendilerine ayıramasınlar diye. biri haspelkader acıyıp bi ellilik verse bi miniğe, hemen o herifçioğlu çıkıp alıyor zaten minikten. o nedenle biri kaçırır organ satar korkunuz olmasın, ekmek paralarına gözü gibi bakıyor o herifler.

bundan bir kaç sene önce sevgilimle başımıza bir olay geldi üsküdar sahilde. bir çocuk anahtarlık satmaya çalıştı bize, arkadaşım da sana para vermesem benle gelsen de sana güzel kitaplar alsak dedi, kaçıncı sınıfta olduğunu sordu. çocuk, alacaksan al yoksa uğraştırma diye lafı koydu bizimkine o bastıbacak boyuyla. uzaklaşan çocuğun ardından gittik biz de sevgili kişisinin gururuna dokununca bu laf. yediremedi tamam para verip alıcam diye diye yürüyor. kalabalığa karışan çocuğu bulduk sonunda, uzak bir kenarda bir başka şey satan annesi olduğunu tahmin ettiğimiz kadın aldı elindekileri ve vapura binip gittiler gözümüzün önünde.

iş vermezsin, güvenemezsin.
sadaka vermezsin, güvenemezsin.
sadaka verirsin, muhtemelen kandırılırsın.
suça itilirler haliyle.

şimdi bu gidişatta, yapılabilecek şeyler sınırlı. islamcı camia bu ailelere kol kanat geriyor. onlara ulaşılabilir. ya da mahallelerde bu insanların iyiliği için bazı organizasyonlar kurulabilir. ama muktedir piçlerin göçmen yasası çıkarması dışında bir kesin çözüm de yok gibi.
suriyeliler ucuz iş gücü. bir miktarının yasadışı yollara sapmasını göze alarak türkiyede tutuluyorlar. şu durumda örgütlü hareket etmekten başka işe yarar çözüm yok. bireysel yardımlar da ancak vicdan rahatlatmaya yarar. işe yarayacağından şüpheliyim.

başlarda çok garipsedim. artık görmüyorum. algı meselesi sanırım.

bazı ilçeler barındırmıyor. mesela beşiktaş'ta çok görmüyorum. kadıköy'de de. ama üsküdar'da iş çığırından çıkmış durumda. aynı caddede 20 kişi birden dileniyorlar.

düşündüğüm zaman hallerine hem acıyorum hem de devlete küfrediyorum. artistlik yapıp kapıları açmak kolaydı, onu dedem de yapar. nolacak şimdi bu kadar insan? ne bir istihdam, ne bir barınma, ne bir oryantasyon. ortada dev gibi bir sorun var, meclisin gündeminde bile değil. yasal olarak para kazanamadıkları için mecburen hırsızlığa, gaspa, mafyalığa başlayacaklar bir süre sonra. ülkenin bin tane derdi var zaten, bir de bu çıktı şimdi.

Çoğu Adana tarafları ciyan aşireti.
Yalan yani. Ayrıca Suriyeli bile olsalar BM görevlisi bir kişi olarak mülteci kampları varken oralarda olmaları onların suçları.

Kampları görmeden kimse insanlık ve benzeri laga lugalar yapmasın.

kadıköy de köpeğimi özellikle onlara doğru yürütüyorum , tasmasını gevşetiyorum . fare gibi paniklemeleri beni eğlendiriyor

Tabi. Hepsini teker teker. Hiçbirini unutmadim. Eski sevgililerim.

Nayır

hayır. ha onlar beni takip ediyor ve bunu belli ediyor. o ayrı. kadınlar çok garip. hem terk ediyor hem kontrol etmeden duramıyorlar.

www.eksiduyuru.com

Evet ama görünmeziz.

evet resmi olarak birbirimizi her ortamda takip ediyoruz. Bence gayet normal bir durum arada resmimi de beğeniyor falan aradan uzun zaman geçince böyle şeyler sıkıntı olmuyor karşılıklı her şey bitince. Ne o bana yönelik bir şey paylaşıyor ne de ben.

depersonalizasyon

Uzuvla ilgili de Yabancı El Sendromu var.

evrimagaci.org

Aklima geldi, bu sebepten bacaklarini buzda bekleterek mahvedip sonra hastaneye gidip kestiren bile olmus.

şizofrenide de belirtilerden biriydi bu, öze yabancılaşma olarak geçiyor.

body disformic disorder

kendi halinde zararsiz seviyede de kalabiliyormus. ilginc.

@ partizan, body disformic disorder'da begenmeme takintili olma gibi depresif bi durum var. benim sordugum tam manasiyla "yabancilasma" ile ilgili idi. yani olumlu hisler olmadigi kesin ama depresiflik yok.

(bkz: anosognosia) diye bi şey de var.

afili ismi buymuş lan: somatoparaphrenia

kolunu bacağını ampute etmek isteyenler bdd ye giriyor.,bundan öte yabancılasma olmaz zaten. bdd de de yabancılaşma vardır.

Bunun tersi de var. Mesela adamın bacağı kesilmiş ama hala arada sırada olmayan bacağını sehpaya çarptığını, dokunma hissinin devam ettiğini falan söylüyor. Adam biliyor olmadığını ama hissetmeye devam ediyor.

sdjkgahlkgfksgi

abi sen olayları çok yanlış anlamışsın ya.

nieee

olaylar 'kürt açılımı' yüzünden çıktı diye tahmin ediyorum. cemaat'in doğuda uyguladığı politika pkk'nın işine gelmiyordu. pkk kürtler arasında kürt milliyetçiliğini, faşizmi dikte ediyor. Cemaat ise insaları tek din çatısı altında, ırk gözetmeden topluyor (amacı masum ya da değil, şu anda bu konuda önemli olan nokta o değil). muhtemelen pkk'nın gizle isteklerinden biriydi.

o doğduğunda üniversite yoktu daha akjhklhkj medrese mezunuymuş

Nalakasi var ya :)))))))))

tayyip ve surekasi yıllardır dinleniyordu sonra öğrendi bunu mıt olayıyla asıl basladi

akp il gençlik kollarından bi arkadaşımın dediğine göre bu iki senedir böyleymiş falan filan.

olayların ilk çıkış noktası israil - abd - iran üçgeni ve konu altın. tayyip fetonun operasyonunu bozdu, ortalık karıştı.

hocam yanlis yorumlamissin.
feto'da cumhur baskani isigi olmadigi gibi, teklif etseler de yapacagini sanmiyorum.

1. durur. eğer yüzünüze güveniyorsanız hoş durur beyaz tende.
2. beyaz tene kızıl ve sıcak çikolata iyidir.
3. kaşınızı evde kendiniz boya ile açmayın. kuaför 3 liraya doğal şeylerle açıyor.


yaz için koyu renkler tercih edilmez. daha açığa boyayın sonra koyulaştırın derim ben.

gayrı ihtiyari baktım, kız değilim. bu yazacaklarımı asılma ya da taciz anlama.

sadece bu bilgiler ışığında uu beybi derim ben buna. doğal hali buysa hiç dokunma. allah rızası için dokunma kadın. balyaj ne? allah aşkına bu balyaj ne ya? şu "erkekte karizma saç duyurusunda da yazdım, balyaj ne? bende doğalı var güzel tamam. ama baktım internete, yapayı hiç güzel değil. allah aşkına yapmayın şöyle şeyler.

şuradan kendi resminizi yükleyip denemeler yapabilirsiniz: www.instyle.com

orta kahve üzeri 2 ton açığı seyrek atılmış gölgelendirme hoş durur bence.
kaşa ben olsam dokunmazdım.
şöyle bir şeyler olabilir:
hairstyletwist.com
cdn.blogs.sheknows.com

Bence dokunma. Koyu saçta balyaj hiç olmuyor.

ah ah bi doğal olamadınız. hep saç kaş açın.

sixpack salonda değil, mutfakta yapılır dostum.

profesyonel yüzebileceksen yüzme her yeri çalıştırır ama six pack için yıllarını vermen lazım forma dayalı bu işler.
Yüzme önce kollara omuz ve kanatlara sonra da ayaklara vurur karın ise nefes alıp verdiğin için sıkılaşır.

kısa vadede istiyorsan beslenme + ab hareketler yapman lazım mekikti falan
sonra yüzme ile form tutabilirsin.

bunu diyen ise ne yaptı
göt göbek :(

yüzerek insan hiç bi skim olmaz afedersin.

yüzücülerden etkilenip sorduysan bil ki haftalık min.4 gün günde 3saat yüzme harici aktif spor yapar yüzücüler

erkek arkadasim 4-5 senedir duzenli olarak haftada en az 4, en az 1 saat yuzuyor. kollari oldukca kasli. yuzme kol kasi yapar, ama karin kasi yapmaz. simdi six pack icin karin kasi calistiran pilates hareketlerine de basladi, o kaslari da cikmaya basladi. ama incecik zaten kendisi, 2 gram yagi ya var ya yok. dolayisiyla cikan karin kaslari hemen gorunuyor. eger gobek bolgende yag varsa karin kaslarin gorunmez.

Ergenliği geçirdiysen omuzların falan genişlemez. Vücudun genel olarak biraz kaslanır, yağ oranın düşer. Yüzmede karın kasları da çalışıyor kısmen ama önemli olan yağ oranı.

Arnold +1. Omuz genislemez kaslanir da belki birazcik daha genis durur ama omuz kalca kemigi orani sabite yakin.

Mekik vsde isine yaramaz karin kaslari vucudun en cok kullandigi kaslardan. Yururken bile kasarsiniz. Herkeste oyle boyle kas mevcuttur da onemli olan ustundeki yag miktaridir.

Hayvan gibi yuzerek yagi azaltirsaniz belki ama toparlar kstkisi olur ancak yetmez.

Yetmez.

yüzme vucudu şekle sokar. ama öyle belirgin kaslı biri olmak istiyosan ya hakkaten haftanın 3-4 günü 3 saat falan yüzeceksin, ya da ek olarak bir de fitness yapacaksın.

benim programım haftanın 2 günü yüzme, 2 günü body + cardio. bayaa bi fark ediyor belli bi süre sonra ama ağzına sıçılıyor, çıktınta sonra yürüyemiyorum :)

evet var. şu kadife kaplı bmw vardı, o nooldu duruyor mu? duruyosa kolay temizleniyor mu?

teravihe gidiyomusun hazır ramazandayız? o da sevap. para vercek gerçek fakir çok zor bulunuyo büyük şehirlerde, sahte mi gerçek mi bilemiyosun. ya da en iyisi güvenilir bir dernek veya vakfa bağış yapmak.

bir huzurevine falan gidip yaşlılarla muhabbet edip onları da mutlu edebilirsin. belki ufak birkaç hediye de götürebilirsin.

sokakta senden para isteyen yardım eder misin diyen bi cocuğa ne yemek istersin de aynısından kendine de al oturup yemek yiyin.

darülacizeye git. ama ramazandan sonra. şimdi yoğundur oralar.

Böyle işler büyücülüktür, çıkarcılıktır. Boşver.

Sen sağlığına dikkat et. Olacağı varsa olur.

muhtara gidip sorsan? ama ailesine para verme direk çocuğa bişey al. ve güzelce ver. sanki zaten onunmuş da sen sadece kargoymuşun gibi.

Darüşşafaka'ya bağış yapabilirsin.

www.darussafaka.org

benim yaz okulu masrafları var istersen karşılayabilirsin makbule geçer. sevaplar içinde gerekli yerlerle konuşurum.

löseve cep telefonundan mesajla bağış yapabilirsin. Annen çok şükür kanser olmamış, ama kanser olan el kadar çocuklar var. onları sevindir.
istanbulda fakir yok ben söyleyeyim. bizim yardım ettiğimiz insanlar benimkinden pahalı cep telefonu kullanıyor.
barınaklara mama da yollayabilirsin internetten. o da büyük sevaptır.

bul varoştan iyi bi öğrenci, 1 sene 40-50 lira burs ver.

prezerlatif +1

teyzenin biri gelip "yavrum bi serum takıver" diye başının etini yediğinde mesela?

Ficut susuz kaldığında, şoka girdiğinde, amaliyatta, yavaş ve damardan damla damla ilaç verilmesi gerektiğinde, kusma sonucu düşkünlükte, ishalli hastalıklarda, aklıma gelmeyen başka durumlarda, zehirlenmelerde, travmalarda...

İzotonik NaCl candır can! Hayat kurtarır. Bulandan, yapandan, tak diyenden, takandan ve takip edenden Allah 1500 kere râzı olsun.

ağzıyla içmeyenlere...

böbrek taşını düşüremeyip kıvrandığında, taş batıp kas spazmı yapıp kusmana neden olup su içmeni engellediğinde. :(
tıpçı değilim :(

elektrolit dengesi bozuldugunda
tansiyon düşerse cok fazla
ishalde vs vs

:D haci abi tirnaklarini ye, muayene giderken de kirli olsun ellerin. bi ihtimal temiz cikmazsin :)

doktora söyle böyle böyle diye.

küçükken sarılık olmayan yok. o sayılmıyor.
kantincilik iyidir. cinkekleri bol söylemeni tavsiye ederim. işlek bi yerdeysen astsubayların genç olanları veresiye ister ve alır. şimdiden esnaflığa alıştır mental kapasiteni buna kanalize et.

içkim sigaram internetim,

bunların lüks olması apayrı bi tartışma konusu tabii

ps3'üm ve doğal olarak led tv olmadan yaşayamam. yaşım 32.

Koşu ayakkabım, koşu taytım, koşu tişörtüm, koşu ceketim, koşu çorabım; kışın koşu bandım, atlama ipim; birkaç ağırlık ekipmanım. Bunlardan mahrum kalmayayım gerisi teferruat.

Soru yanlış anlaşıldı, herkes mal varlığını yazıyo.

Örnek vereyim; cebinizde iki liranız var. Karnınız aç olmasına rağmen bu iki lirayla gidip parfüm ya da sigara alıyorsunuz gibi gibi şeyler...

Parayla alakası yok ama duş alma özgürlüğü. Makyaj malzemelerim ve fön makinem. Bunlar olursa çuvalda bile gezerim. Allahım ne kolay insanım.

bazen kendim bile çok gereksiz bulsam da lüks restoranlardan pek vazgeçemiyorum. sadece yemek de değil, kahve veya birşeyler içmek için gereksiz pahalı yerleri seviyorum.

lig maçı izlersem diye lig tv, şampiyonlar ligi ve uefa için de dsmartım var.
Playstation hariç oyun oynamıyorum, bütün oyunlarım mecburen orjinal.
ios de clash of clans'a rahat 2 bin harcamışımdır.
Columbia hariç ayakkabı giymiyorum son 3 senedir 10 dan fazla almışımdır (takım elbise giyiyorsam başka tabii)
benzini parça parça almam, illa fullerim.
iphone ve ipaddaki bütün şarkılarım itunes'dan parası verilerek alındı, 1 tane bile korsan mp3üm yok.
senede 8 - 9 kere yurtdışına çıkıyorum, çin, brezilya, o bu gibi.

51" plazma ve gtx 680 4gb ekran kartı sahibiyim, oyun ve film izlemek benim için lüks, çünkü fakir büyüdüm. bunları da kendim aldım.

taksi
yeme içmeye hiç acımam, afilli mekan olsun isterim

şarap
viski
fetiş şarküteri ürünleri (bilhassa peynir)
sarma tütün

sabah uykusunu fazla kaçırmamın ardından yürüme mesafesi işime taksiyle gitmem. her sabah böyle 7-8 lira. artık yapmıyorum ama. iş artık 80 m uzağımda.

ihtiyacım olmadığı halde alışveriş yapmayı çok seviyorum, yeni şeyler almak, giyim konusunda özellikle, artık bunlar lüks çünkü ihtiyacım yok düşününce.

bir de biz şu anda birçok şeye sahip olmaktan, zaten lükse dönüşmüş şeylerin ne olduğunun çok farkında değiliz bence. yani mesela çok hijyenik olmayan bir otelde konaklasam ertesi gün evimdeki hijyen bana lüks gelir, bunun gibi.

ay sonunun nasıl geleceğini düşünmeden deli gibi çizgi roman alıyorum. hala daha akıllanmayıp almaya devam ediyorum...

lüks otelde, suit. geceliği 1000 liradan fazla verdiğim çok oldu. 2-3 odalı, jakuzili, manzaralı oda olmalı. evimi boyattığımda 3 gün hilton'da kaldım, evimi boyatmak 1500 tl, 3 günlük otel 3500 tl, ne de güzeldi ama.

akşam evde demleme çay yanında da kuruyemişçiden açık beyaz ayçekirdeğim olsun yeter.

eski oyunları özlediğim için geçenlerde de playstation 1 aldım sözlükçünün birinden. arada onla keyif yapıyorum eski günleri yad edercesine.

tuvalet kağıdının hep en kalitelisini alıyorum, diğer market ürünlerinin gider uygunlarını alırım ama tuvalet kağıdının en iyisini alıyorum, popom değerli tabi

yalnızlığım.

gurme restoranlar. veya evde yapicagim yemek icin iyi malzeme. ufacik evde yasarim ama yemeklerim kaliteli olucak.

marlboro touch gray, ardbeg, talisker, baileys. bu dördü en birincilerim.

kozmetik/makyaj malzemesi. ruj takıntım var. ve cilt peelingi, toniği, değişik kremler, acayip kokulu duş jelleri falan. üçer beşer alıyorum. paramın biteceğini ve ay sonunda sıkıntı yaşayacağımı bile bile alıyorum resmen.

bir de yemek. illa güzel bir yerde olacak, güven verecek falan. son param olsa da güzel bir yerde yer gerekirse eve yürüyerek giderim. öyle manyakça.

taksi (araba kullanamıyorum, dolmuş/otobüs de çok zor geliyor artık ya, insan rahata alışmayagörsün)
parfüm (yeni bir parfüm mü keşfettim, hemen edinmeliyim)
cilt bakımı (2 ayda bir en rahatlatıcı 2 saati yaşıyorum o odada)

motosiklet, her sabah duş alma.

duş almak ucuz diyeceksin, çok pahalı olsaydı da vazgeçemezdim.

ben aynı şeyi sakalı kesmekle ilgili düşünüyorum. her sabah traş olan insanlar enteresan şekilde azimli geliyor.

kirliden öteye de kesmeyince uzuyor işte ya. kesesin geldiğinde uğraşacak başka bir şey bul.

@nodrap +1

bıkana kadar hayatta kesmem. inanılmaz büyüyor gözümde traş olayı.

nodrap +1. sakalı hiç sevmem, kesmeye üşeniyorum.

iki üç günde bir tıraş oluyorum, 5 dakika alt tarafı zor bir şey değil ki. tıraş olunca kendimi zinde hissediyorum bir de neden bilmiyorum.

ben sakalıma aşığım. adam gibi çıkmaya başladığından beri kesmemek için hep direndim. hatta lisede bu sebepten okula alınmadığım çok oldu.

sakalımı okşamaya bayılıyorum, bence sakinleştiriyor insanı. bi de saçlarım falan siyah olmasına rağmen sakalım siyah,kızıl,beyaz çıkıyor. bu da sakalımı, bana daha sempatik kılıyor.

hiç jilet vurmadım bi de ben. lise zamanı makine ile okula girecek kadar kısalabiliyordu. o yüzden hala yumuşaklar. ek olarak sakalımı kesmek zorunda olmadığım bir işteyim. hayat bana güzel,aşığım.

kesmek de uzatmak da ayrı dert. kesmeye üşeniyorum, uzadıkça rahatsız oluyorum.

saçların sarı kaşların siyah olunca "ne renk aceba?" diye bekler oluyorsun çıkmasını :)
sarımtrak kızıl çıkıyor sonra ^.^ sakal ayrı bir zevk yav.

1- üşeniyorum
2- uzadıktan bir müddet sonra kızıllar falan çıkıyor hoş oluyor:)

yüzünüz rahatlıyor.. bakımı zor oluyor, sabah - akşam yıkıyordum falan.. yoksa sakal bırakmak güzeldir.. daha dün kestim ama yaz sonuna doğru "dan bilzerian" gibi yapacağım kafaya koydum...

scontent-b-vie.xx.fbcdn.net

sobada yakabilirsin

eskiden delinen kısımlar dikilip giyilirdi, çok açılmışsa yama yapılırdı. şimdi de olsa keşke. aslında bunu yapmamamız için hiçbi sebep yok. çorabımızı gören de yok zaten ortamlarda. en fazla bi "belki sevişirim çorabı" kavramı icat ederiz, olur biter.

at gitsin

at çöpe

çöp

www.wikihow.com
www.pinterest.com

yırtıkları atıp kalan tekleri aynı renkteyse çift olabilir :)

ama giyilmeyecek kadar kötüyse vedalaşmalı.

bilekten kesip tozluk yap. misal şortlasın, çayır çimen dolaşıyorsun. bunu geçirince bileklere diken sürtünmüyor.
bisiklet işleriyle uğraşıyorsan dizlik de olur soğuk havalarda.
bileklik de yapabilirsin tiskinmezsen.

(çöp diyenler, aldous huxleyin cesur yeni dünyasından fırlamış gibisiniz gözümde)

Kukla.

eskiden olsa baska derdim ama, yamayinca dikis yeri adam gibi olmuyor katlanip üst üste binince kalinlik yapip rahatsiz ediyor. (ya da ben beceremiyorumdur) toz alinmaz, yer bezi yapilmaz, genelde cok da yeri yok yani. o yüzden salla gitsin. ele gecir, birkac yeri temizle sonra ucur. en mantiklisi.

Çöpe atmayın. Daha neler. 90 derecede yıkayıp, top haline getirip ağızlarını dikerek kedi köpek oyuncağı yapabilirsiniz.

Ya da daha faydalı bir iş yapayım diyorsanız, giysi toplama kumbaralarına bırakabilirsiniz.

top +1
çoraptan yapılma toplarla çok müthiş plaseler yapılıyor. plonjonlar havada uçuuyor.

ben eskiyen don atlet kulot ne varsa biriktirip cam silerken kullaniyorum. camin dis yuzeyleri cok pis oldugundan normal temzlik bezini temizlemesi mumkun olmuyor. eskiyi yikamakla ugrasmayip atiyorum direkt. yan ozet ilk kati eskilerle alip sonra beze geciyorum.

sorulması kaba ve gereksiz kaçabilir bazı durumlarda.eğer çok da bir özelliğiniz yoksa ve arayan taraf büyük bir firma ise sizi arayan kişi tersleyip görüşmenin iptal olma şansı bile olabilir belki.

ama bazı durumlarda da sormak lazım.mesela gıda mühendisi olan bir arkadaşım bir kaç ay önce istanbul kartal'dan kocaeli dilovası'na iş görüşmesine gidip 1200 lira maaşı duyup geri geliyor.çok absürt bir durum bence.mesafe çok uzaksa ve çok da ayılıp bayılmadığınız bir iş ise sorun gitsin.

en dogal hakkın

ortalama ücret deme de, bu pozisyon için düşündüğünüz ücret nedir? de. sonuçta bu görüşme karşılıklı olacak ve sen ne kadar maaş alacağını bilmediğin bir işi kabul etmeyeceğine göre sormalısın.

danışmanlık, head hunter firması arıyor, hemen soruyorum. fazla uzatmaya gerek yok. gidip de görüşmede ücreti beğenmediğinde boşa zamanı gitmiş olur iki tarafın da.

ben cvimde veya başvurumda ücret beklentimi mutlaka belirtiyorum.

telefonda arayan kişiye de ücret beklentimi görüyorsunuz, bütçeniz bunun altındaysa iki taraf içinde zaman kaybı olmasını engellemek isterim diyorum.

maaş skalası diye sor. daha teknik oluyor öyle :D

hiç bir niteliği olmayan adaylar soruyorlar bazen bana. resmen öküzlük kimse kusura bakmasın. bir işte eğer iyiysen zaten vardır kafanda bi ücret, ona göre duruşun vardır. senin tek deneyimin 2 hafta garsonluk olsun, kurumsal bi yerden arandığında sor kaç para veriyosunuz diye. net öküzlük.

neden öyle dediğinizi merak ediyorum.
sonuçta iş görüşmesine gidebilmek, hele bir çalışan için oldukça sıkıntılı bir süreç.
mevcut maaşımdan daha az önerecek bir yer için 2 kere görüşmeye gitmek zorunda kaldığımdan, açıkça maaş skalasını soruyorum ben.

niteliği olmayan adaysa madem,neden iş görüşmesi için arıyorsunuz onu ? demek ki diğer adaylardan farklı bir özelliği varki arıyorsunuz.

100 tane adayı çağırıp sonra patronun akrabasını işe alan firmalara inat sorun hocam maaş skalasını çekinmeyin.

exist is pretty, bi gün karşıma çıkarsın umarım. kırıntı beyinli ikcı seni.

xu, sorunu cevabı şu, sor, her boku. yemek fişi, sigortanın kaçtan yattığı, yurt dışına gidersen çalışma vizesiyle mi başka bir şeyle mi yollayacakları, deneme süresi ise sigortada yavşaklık yapıp geciktirme şansları olmadığını bildir. sikerün. hayatımızı yollarına harcıyoruz. kabalık yok gereksizlik yok.

@namus ninjası +1
@exist is pretty +1

niteliksiz dediğin grup zaten cv nedir bilmiyor. sigortası, maaşı efendime söyleyeyim başka ne getirisi varsa en baştan konuşulacak şeyler ki zaten uzun vadeli iş arayan adam bunları düşünerek başvuru yapıyor... ik çalışanlarının başvuru sahibi sormadan ilk başta bunları söylemesi gerek..

ben 45 dakika görüşme yapıp olumlu yaklaşıp sosyal güvence ve maaş yönünden adamı keriz yerine koyan ne işveren götler tanıyorum...

edit: bu arada belki işine yarar iskolig.com ..
edit 2: telefonda görüşme olayı gözümden kaçmış..

niteliksiz grup zaten hayatı daha net ve açık yaşıyor. kafası rahat olmayan bir çaycı 100 lira az alır gider saniyesinde değiştirir işini. mülakat olsa ilk soracağı da sigortası ve maaşıdır. bizim gibi (bilhassa benim gibi) ödlek beyaz yakalılar da iş görüşmelerinde soğuk terler dökeriz. niye? çünkü alternatifimiz var. ortalık diplomalı kaynıyor. ama güvenilir temiz yemekçi, efendi çaycı bulmak zor. bunu gayet ciddi söylüyorum.

@namus ninjası

başınıza her ne geldiyse üzüntülerimi belirtmek isterim ki bunun sonucu bu derece çirkin bi insan olmuşsunuz.

bir eleman aradığımızda öncelikle zaten telefonla arayıp işin detaylarını anlatıp yapıp yapamayacağını, ne düşündüğü soruyorum. iş ilanlarına o kadar saçma başvurular geliyor ki bazı arkadaşlar eğlenmek için açıp okuyorlar. insan kendini bilmeli her şeyden önce. işin detaylarını ve ücret skalasını, şirketin ücret politikasını anlattıktan sonra maaş ne kadar verceksiniz? ama net bir rakam söyleyin ne kadar verirsiniz? bi söylesenize ne kadar? diye direten insanları aradığım pişman oluyorum. dediğim gibi eğer o işte uzmansan zaten gelip dersin ki ben bu para karşılığında sizinle çalışırım. izmirde yaşıyoruz biz bir yerden bir yere gidişiniz max 1 saat. ben normal bulmuyorum sen bulursun bi başkası da bulur ya da bulmaz bu çok normal. karşıma çıkmak isterseniz de beklerim bakalım napıcakmışsınız.

exist is pretty +1

telefonda maaş sormak hiç doğru değil. zaten işin ortalama ücret bandı bellidir, eğer ekstra bir durum varsa zaten telefonda soruyoruz, beklentiniz nedir diye. soruyoruz ki görüşmeyle bizde vakit kaybetmeyelim.

25-30, şu anki yaşım.

18 keske o yili ayni sekilde hep yasadaydim :)

4-8

en büyük sorumluluğum matematikten geçmekti, onu da yapamıyordum gerçi

24, erkek

Şu yaşımı sevdim ben, kalabilir. 30 Ama bir yandan da ileride öğreneceklerimi de çok merak ediyorum, ilerlese de olur.

fiziksel durumdan bahsediyorsak, 22 yaşında kalmak isterdim. yaş şu an 27.

akıl yaşını bilemiyorum. şu ana kadarki süreçten memnun değilim. 45-50 filan olabilir; ama bilemiyorum.

25-30
Şu anda 25 yaşındayım. Akıl yaşımdan da vücut yaşımdan da gayet memnunum tam şu halde.

25-30 ya da 30-35 de olabilir.
27.

30-35

27

para var, guc var, iyi kotu vakit var, tecrube var
daha nolsun

55-60. ömür boyu emekli stayla :) şimdiki yaş 34.

şu an 30 yaşındayım. 30'lu yaşlar çok güzel diyor herkes. 30-35 diyebilirim. gerçi, 30'dan sonrasını daha görmedim ama.

25-30 veya 30-35

tam 30 yaşımdayım, ikisi de uyar bana.

42. tam olarak 42. sağlamasını da yaptım.

28deyim ama hala çok şey öğreniyorum. çocuk gibi olmak istemiyorum. 30 iyidir.

25-30

26 yaşımdayım hep 26 olarak kalsam keşke

23-25'te kalmak isterdim. Çünkü çok süper. Hem güçlü, hem bilgili, hem genç, hem güzel, hem de tecrübelisin. Of keşke olsa ya. Acayip gaza geldim :D

Şu an 24'üm.

30 yaşında kalmak isterim
Yaşım 30

22 ne güzeldi aq

30

18. Her bokumu okuyarak öğrenebildiğim yaşlardı. Şimdi 120 defa okuyunca anca anlıyor gibi oluyorum. Beynim süngere döndü artık.

30-35 Arası

Yaş 30

25-30

40 lık olarak kesinlikle 30 diyorum.

4-8

biz buyuduk ve kirlendi dunya.

25-30
22k

13-17 olmasın da hepsi olur bana.

22 yaşındayım.

yaş olarak olursa 30-33, yer ve zaman birlikteliği olursa, ankara'da olduğum zaman 20-25 arası.

25-30

hatta 26.

yaşım 27.

4 ay sonra 31 olacam :) bu aralık iyi sonrasını görmedik gerçi de sanmıyorum daha iyi olsun...

24

23-25. Yasim su an 25.

ben direkt 17 olsun ve orda kalayım isterdim. kendime güvenim tamdı. yaşım küçük sayılırdı ama yetişkin kadar özgürdüm neredeyse. hobilerim, arkadaşlarım, çok parlak görünen bir geleceğim falan vardı. hep öyle kalsa olurdu.

şu an 20'yim. tamam hala gencim ama yarrak gibi bi gencim, 3 sene önceki halimle uzaktan yakından alakam yok. şu an insanlarla iletişim kurmakta bile zorlanan, daha okula bile başlayamamış dangozun tekiyim.

30-35, 21

18-22 yaş arası iyidir orada kalayım.

29 yaşıma ha girdim ha giricem..

13-17
şuan 21.

22e

30-35

25-30
şu an 20.

gözünü seveyim hangisi hoşuna gidiyorsa, hangisinin içinde rahat ediyorsan onu al giyin..
iş-güç-resmi bir durum da değil ki bir dress code olsun. tatil diyorsun.
takıl kafana göre.

diz hizası iyi bence. diz altı saçma oluyor, diz üstü de ne bileyim artık moda mı değil bir acayip geliyor slip mayo etkisi yaratıyor bende mesela.
diz hizası iyi o yüzden :)

Diz hizasi.

www.big-t-shirts.com

giyebildiği en kısasını giymeli. giyemiyorsa bu acıyla yaşamalı.

deniz ayakkabısı al bak. vatoz, kestane, kıyıda taş, bunlara bire bir.

diz hizası en iyisi. rica ederim diz altı şortlardan giymeyin. basketbolcu adam havası çizicem derken arabistandan gelmişlere dönüyosunuz.

Günaydın. Bir de çok konuşanından kıllanmaya başlarsan rahat edersin.

Ben de sattığım şeyin(hizmet, mal neyse artık) kusurlarını da söylediğim için çok para kazanamıyorum. Söylemeyen arkadaşlarım da bmw'ye biniyor. Bu memleket böyle.

Emlakçılardan korkuyorum ben. Şark kurnazı olanlar zaten yerin dibine batsın da (emlakçılıktan bağımsız olarak), olmayan emlakçılar da öyle bir çakal oluyorlar ki yanlarına tavuk saflığıyla gidersen çıtır çıtır yiyorlar. Kötü insanlar oldukları için değil ama işinin gereği öyle olmalarından korkuyorum.

Bu da Gezi psikolojisi ile aynı bence. "Biz sadece işimizi yapıyoruz". Yine de şark kurnazı olmayan emlakçılarla Gezi'yi bir arada tutmak istemiyorum. Aralarında uçurum olmalarına rağmen sadece psikolojinin kökeni benzer.

Gerçi bende de işimin gereği ve hayatıma "meslek hastalığı" olarak yansıyan birçok özellik var.

İskan olmadan internet bağlatabiliyorsun bu arada.
Kendi başıma geldi 1 ay önce, oradan biliyorum.

@cakabo, ya biraz araştırdım. binada kazı dahil hiçbir şey yok. 2 sokak öteden internet kazısı yapılacak, bunu yapmak için de ttnet kesinlikle ama kesinlikle iskan istiyor. ayrıca elektrik ve suyu kendi üzerime alamamam da ayrı bir fiyaskoydu.

kısaca zaten 1 senelik sözleşme yapacağım evin 8-9 ayı evde kendi adıma hiçbir şey kullanamayacaktım. niye bir insan söylemez bunu

şark kurnazlığı değil, emlakçılık, brokerlik, pazarlamacılık yapıp iflas etmeyen çoğu insan gibi bu adam da psikopat sınıfında. sosyopat olarak da anabiliriz sanırım, dürtüsel değil amaç odaklı olduğu için, bu ayrımdan tam emin değilim. nörologlar hepsini psikopat başlığı altında inceler genelde. neyse, bu adamın fiziksel olarak, beyin fonksiyonu olarak empati kurma ve vicdan azabı çekme gibi bir yetisi yok. yok yani seni kandırmış paranı almış, kötü hissedemiyor. sadece sana vicdanı varmış gibi göstermeye çalışıyor çünkü normal insanları ikna etmenin en kolay yolu bu.

zaten hep öyle değil midir, kimse salt kötülük veya piçlik olsun diye yaptıklarını yapmaz. kendince çarpık sebepleri, ikna edici nedenleri vardır. büyük ihtimal adamın çevresindeki herkes işini öyle yapıyor, e insan psikolojisi işte herkes öyle yapınca o yapılanın doğru ve meşru olduğunu düşünüyor. bi şekilde emlakçı ofisini açmış, portföy oluşturmuş ama profesyonellik yerlerde. emlakçıların bu arada %70 i böyle diyebilirim. vakti zamanında ilk işime girip kendi evimi tuttuğumda yaşlı ve son derece çamur emlakçım birgün işten defalarca aramıştı beni. müsait olunca döndüm kendisine "kirayı ödememişin" filan tarzı hafiften atarlı konuşmaya başladı. ilk ayın kirası olduğundan evsahibiyle birlikte takip ediyor. o atarı aldım bi tarafına soktum tabi. ödeme sürem ayın 1-7 si arası bu beni 5inde arıyor. bunu deyince de e ben nerden bilim diyor. sözleşmenin kopyası da elinde gerizekalının. yok yere sinir harbi yaşatırlar insana. aralarında düzgünleri çıkıyor, mümkünse denk geldiğinde onlarla iş yapmak lazım.

ben şuan şirket gibi bir sistemle çalışan, residans tarzı bir yerde eve çıktım.
kapora ne kadar? tık bu kadar.
depozito, peşinat. tık bu kadar.
ne var, ne yok? tık hepsi yazılı, olumsuzlar dahil.

her şey belli, her şey net. ödeme süremiz? belli.

olay budur, bu kadar berraktır. tekrar ediyorum: bu ülkenin hiçbir şeye değil, sadece profesyonelliğe ihtiyacı var. siyasetten tutun emlakçılığa kadar. ucuz ve rahat esnetilebilir vicdan muhasebeleriyle insanların yarısından çoğu dolandırıcı olarak dolaşıyor sokakta.

biliyorum konuyu dağıttım ama aslında hepsi birbiriyle bağlantılı şeyler.
bir mobilyacıya gidip 500tl yazan mobilyayı pazarlıkla 350tl'ye alıyorsam ve benden sonra gelen müşteri bunu 500tl'ye alıyorsa bu iş bile etik değildir bana göre. her ne kadar "pazarlık sünnettir" tarzı yaklaşımlar olsa da. ikeaya giderim, zenginin de fakirin de aynı fiyattan aldığı ürünü alır çıkarım.

çünkü ben artık yoruldum. sürekli aklımda bin tilki döndürmek zorunda kalmaktan "acaba daha düşer miydi" kafası yaşamaktan yoruldum. artık "neyse o" şeylerle ilgilenicem.

çünkü bu ülkenin satıcılarında durum bu. adamlar net kuralları olmayan adamlar, çok basit bir "e şöyle yapıyorum abi kandırmak değil ki bu" muhasebesi yaptığı an her şeyle karşılaşabilirsiniz.

r_u_h +1

bunlar vicdani ağırlık, yüz kızarması, soğuk ter nedir bilmeyen insanlar. bu sayede başarılı oluyorlar. bu tipler başarılı oldukça da bunların hayatları, başarı öyküsü tadında pazarlanıyor, zamanla standart esnaf-iş insanı rol modeli haline geliyorlar.

ya ben anlamıyorum böyle vicdansızları, hiç mi anası babası şefkat göstermedi? hiç mi insanlık görmediler?

sanki herkes boğuluyor da son can simidini kurtarmaya çalışır gibi millet birbirini sömürmeye çalışıyor arkadaş. kendinden başka hiç kimseye yaşama-mutlu olma hakkı tanımıyor. empati yeteneğinden yoksun insanlar başlarına gelse bile anlamazlar yaptıkları şerefsizliği. yeryüzünde herkese yetecek kadar nimet var lan görgüsüz ayı! senin yüzünden kimsenin kimseye güveni kalmadı..

bi hikaye vardı, adamın biri yolda yardım isteyen birine yardım ediyo, yardım isteyen adam da boş anını bulup adamın cüzdanını çalıp kaçmaya başlıyo. soyulan adam da 'valla cüzdandaki para umrumda değil helal olsun ama insanlara olan güvenimi, iyilik yapma arzumu çaldın ya o konuda hakkımı helal etmiyorum' diyo. sonunda hırsız napıyo geri mi veriyo parayı, tabi ki vermiyo. insanlıktan anlasa zaten yapmazdı, gidiyo bi güzel yiyo parayı yavşak. ama kötürüm kalıyo, yaşlanınca kızı bakmıyo olabilir.
(turabi gibi hikayesiz anlatamıyorum derdimi)

sabah sabah niye sinirlendiysem..

ulan adamın cümleleri aklıma geliyor :)

800tl için mi böyle böyle yapacam, sen nasıl bi insansın cart curt diye bağırıyordu. e orospu çocuğu, ben sana telefon açıyorum "sen bana ayıplı daire satmışsın. bana vaadettiğin hiçbir şey burada yok. bu daireden çıkıyorum. kaporamı alayım" diyorum. bin türlü dalavere çeviriyorsun. iş "dolandırıcılıktan karakola gidiyorum şuan elimde sözleşme var parayı orada tahsil ederim" aşamasına geldiğinde anca it gibi parayı getiriyorsun.

size yemin ediyorum ki adam dolandırıcılık yaptığının farkında değil.
doğal bir işleyiş olmuş bu adam için. daire satacaksa, her şeye evet var, diyecek. ayıpları söylemeyecek, söylemediği yetmezmiş gibi bir de durumun tam tersini söyleyerek yalan söyleyecek, bunlar hep normal şeyler.

yeterli vicdanı zemine ve kendini kandırmanı sağlayacak bahanelere oturtunca 300 yıl önceki gibi köle de alıp satabiliyorsun esasında. o adamlarla bugün karşılıklı konuşsanız çok haklı olduğuna emin olduklarını göreceksiniz.

ben hala içten içe gülüyorum. adam katıksız, kılçıksız bir dolandırıcı. ancak durumun farkında değil. ya devletlerin kesinlikle bu tip vakaları çok detaylıca incelemeleri gerekiyor. hapis cezası falan değil, sosyolojik derin çalışmalar tedaviler yapılması gerekiyor böyle adamlara. vicdan denen şeyi bir kanun kitabı gibi yorumlayıp bulduğu her açıktan faydalanmaya çalışan hiçbir insan normal olamaz.

çok doğru demişsin. kuralcılık!

ülkemizde kurallara uymak enayilik gibi görülüyor. kuralcı bir adam düz mantıklı, memur kafalı olarak tanımlanıyor. yırtıksan, pratik zekalı oluyorsun. kaos hakim. o emlakçı herkes öyle yaptıgı için yaptıgının o işin gereği oldugunu düşünüyor

emlakçıya güven olmaz zaten

Bütün malı mülkü RTE'ye basıyorum..

akp'nin adayı zaten yıllar öncesinden belliydi. tayyip cb adaylığını açıkladığı anda görevinden istifa etmeli. ysk istifaya gerek görmeyecek gibi bir söylenti var ama etik olarak istifa edecektir. ayrıca istifa etmeyip kazanamama ihtimalinden korkuyor hissi uyandırmaz. istifa ettiğinde dokunulmazlığı da kalkacağından son dakikaya bırakıyorlar açıklama işini.

Açıklayan kişi Mehmet Ali Şahin olacak diyorlar, o yüzden bu bile bir göstergedir RTE'nin olacağına dair...

zaten dun arinc "butun dunyanin tanidigi biri" dedi.

cemil cicek'ten bahsetmiyordur herhal

@cigerdelen abdullah aday olmayaagini soylemisti

bi ihtimal ahmet davutoğlu

Ben hala reis in aday olacağını zannetmiyorum.
@cigerdelen
Reis in oyu 55 Gül ün oyu 45 şu anda...
Reis Gül den 10 kat fazla seviliyor...

gönlüm RTE'den yana.

olsun da çekilsin yemin ediyorum kusacam.

akp'nin kattığı gizem remake pokemon oyunları gibi, heyecana lüzum yok zira ne çıkacağı yıllar öncesinden belli.

tayyuş.

rte tabiki.

şamil tayyara basarak riks alıyorum. ama tutarsa o ganyanla kainatın hakimi ben olurum.

edit: az bastım lan kaybım fazla değil.

tayyör açıklanmış adam hala davudoğlu diyor.

burada yayınlanan makalelerin illa üniversitelerde öğretim görevlisi olanlar tarafından yazılmaları mı gerekli?

O sitede hakemli dergilerde yayımlanan makaleleri isim olarak filan sunarsın. İçerik olarak değil ki zaten içerik internet ortamında ücretsiz paylaşılmaz, üniversitelerin- araştırma kurumlarının ortak veritabanından bulunur.

Yayınının akademik mecrada kabul görmesi için temel şart hakemli dergide yayımlanmış olması. Bu da kolay değil yani. Makale yazmak iki üç araştırmaya dayanmıyor.

Ve evet bence facebook'u. Her önüne gelenin hesabı var çünkü.
Ama senin dediğin blog için uygun.

o site makale yazip da yayinladigin bi yer degil. yazip yayinlanmis olan makaleni yukledigin bi site. yani bir nevi cv'ni yukluyosun. sadece orda yer alan yayinin bir akademik degeri yok.
normal vatandas icin bilmiyorum ama ozellikle lisansustu ogrencilerin yayinlarini goruyorum ben.

Evet akademik olarak bi değeri yok bence de. Ciddi akademik yayın yapan kimseler de sadece ismini paylaşıyorlar, kendisini değil.

ben academic writing final paper imi yukledim oylesine ama yazar arkadaslarin da dedigi gibi bu tarz seyler icin blog kullanman daha iyi.

Akademik olarak bir değeri olmaz ama bence yayınlanabilir. Buradan kendi alanımla ilgili birçok akademik olmayan çalışma okudum, insanlar yüklüyorlar. Hatta, akademik olmayan bir çalışma benim aklıma başka bir fikir verdi ve onu çalışma haline getirip bir dergiye gönderdim.

Bu siteyi neden bu kadar ciddiye aldın ki? Ben akademik değeri olmamasına rağmen Birikim'de yazdığım yazıyı bile koydum. Makale yazmak academia edudan daha ciddi bir iş, yoksa burada akademik olmasa da düzgün yazılmış herhangi bir şeyi yayınlayabilirsin.

ben buna kaydolayım dedim. neden bilmiyorum. bi an esti. hiç akademik unvan sahibi de değilim. sonra ne oldu? google araması yapınca ismimi, kabak gibi ilk sırada bu çıkar oldu. ismin yanında independent researcher falan çıkıyor. çok uyuz bi site.

Sivil hayat her zaman iyidir. Ama illa doktor olucam diyorsan yaz gitsin.

iyi de mulakatla almiyor mu. girecegin garanti degil ki.

Olmazsa kontenjan açılıp hatadan bir alttaki puanin tutan tercihine yerlestiriliyorsun. Mülakatta elenmek ortada kalmak demek değil.

Gata'dan sonra mecburi hizmet 15 sene diye biliyorum, kontenjanları sivillerden ayrı oluyor. Döner sermayeleri yok ama çıplak maaşları daha yüksek. Bir de once askersin orada, tabiplik sonra geliyor. Subayların imkanları gayet iyi, yaz kış kampı, orduevi vs. Tayin gezme işi sıkıntı, tabip subaylar kaç senede bir gidiyor bilmiyorum. Askeri hastaneler genelde kalabalık olmaz. Eğitimi iyi. Okurken evlenmek yok. Evci izinlerini bilmiyorum. Bir ara kendini attırma modası vardı ne oldu onu da bilmiyorum.

Yazmazsam olmaz, kadın doğumculari kasap gibi oluyor. Gidip memnun olan kimseyi duymadım.

abi tıp tıp diye yanıp tutuşmuyorsan yazma.

öylesine tıp okunmaz, gatada hiç okunmaz. hayatını tıbba adayacaksan git.
çünkü hayat = doktorluk olacak. evin hastane olacak, orda yatıp kalkacaksın.

ya açıkçası bir ömrü de doktorlukla geçirmek istemiyorum,sivil doktorluk olsa yine bi nebze ama askeride işler farklı yürüyor sonuçta.mülakatlar var tabiki ama geçebileceğimi düşünüyorum fazla incik cıncıklamazlarsa,o da şans meselesi biraz tabi de.maaşlar biraz tatmin edici yazılabilir belki ama okuduğum şeylere göre çalışılanın yanında ufacık kalıyor gibi bir durum var,ama dediğim gibi o bilgiler güncel değil,düzenleme yapıldı mı,bu konuda son durum nedir peki?

herkes kaçmaya çalışıyor gatadan hala düşünüyor musun? bizim fakülteye gatadan ayrılıp gelen en az 15 kişi falan vardı. bir dünya da tazminat ödüyorlar hala. artık atılmak da zorlaştı iyice. sıkıntı yani boşver bu işleri.

katılıyorum herkese,düşüncelerim şekillendi saolun :)

bak bir ömür doktorluk yapmayacaksan girme bu işe. :)

çıkılmıyor çünkü, mafya gibi düşün. ölene kadar mokoko.

askerliği gatada yapmış biri olarak (k.d.), yapma diyebilirim. binbaşı olana kadar ayrılamayacaksın. imkanların hiç şahane olmayacak. vs vs. gatada kalan rütbeliler iyi insanlardı. esprili ve askere iyi davranan subaylar, subaydan ve doktordan beklenmeyecek tavırlarda insanlar. bu bence çektikleri sıkıntıyla baş etme yöntemleriydi.